Nihat Genç yazdı: Akıl hastalarının iç savaş provaları

Ellerindeki ey Putin ey Sisi Ey Esat’ları biten İslamcı iktidar yeniden Ey Gezi naraları atmaya neden başladı!

Ülkenin huzuru ve hukuku adına iktidar çıkışlı sorumsuzca korkunç şeyler oluyor.

Önce ısrarla CHP’yi sokağa çekmeye çalıştılar, CHP’yi kriminalize edip bir büyük siyasi boşluk oluşturmaya dönük şehit cenazelerinde kışkırtıcı ve planlı bir dizi olaylara şahit olduk.

Peşinden nefes almadan dün akşam sayın cumhurbaşkanı bombayı patlattı, Gezi Parkı olaylarından hiç ders çıkartılmamış gibi ateşe benzin döker gibi Gezi Parkı’na Topçu Kışlası inşası yapılacağını meydan okurcasına yaptı.

Ve Cihangir’de bir bara yapılan sokak eşkıyalarının baskını feci şeylerin tuzu biberi oldu..

İslamcı iktidar aklını mı yedi, ne yapılmaya çalışılıyor?

Ellerindeki ey Putin ey Sisi Ey Esat’ları biten İslamcı iktidar yeniden Ey Gezi naraları atmaya neden başladı!

Bu naralar felaket habercisi!

Önce sokakları kasıtla kışkırtmaya çalışanlara şunu söyleyelim, sosyal olaylarda sokaklar el bombası gibi patlamaz, sosyal olayların hiç kimsenin tahmin edemediği yeri zamanı vardır, nerde nasıl patlayacağını kimse planlayamaz, boşuna tahrik etmeyin, sosyal olaylar naralarınızın ve meydan okumalarınızın davetiyle meydana gelmez, ancak sosyal olaylar sorumsuz kışkırtma ve naralarınızla beslenir ve içten içe hiç beklemediğiniz bir zamanda sokak sokak alevlenmeye başlar.

İslamcı iktidara düşen görev sosyal olayları gazlayan basıncını artıran tetikleyen öfkeli kutuplaştırıcı kışkırtıcı söz ve davranışlarda çok dikkatli olmaktır.

Tam tersine İslamcı iktidar çoktan altı kısılıp hafif ateşte seyreden Gezi Olayları’nı harlayan parlatan bir meydan okuma dili kullanıyor!

İslamcı iktidar delirmemiş aklını yememiş ise, bunun bir sebebi olmalı.

İslamcı iktidar iç politikada gücünün doruğuna vardığını mı hissediyor? Bu güçle, ezip geçeceğini mi sanıyor? Ne zaman patlayacağı korkusunu yenemedikleri Gezi benzeri bir isyan girişimini davet ederek sokakları ‘test etmeye’ mi çalışıyorlar? Başkanlık için zaptü rapt yetkilerini psikolojik olarak da topluma kabul ettirmek için tasarlanmış sokak savaşları mı istiyorlar? Birkaç bin kişiyi tutuklayıp yüzlercesini öldürüp yaralayıp tetikte beklediğini düşündükleri Gezi Olayları’nı bilinç altında boğmak sindirmek ve beyinlerinden atamadıkları Gezi korkusundan kurtulmak mı istiyorlar? Ya da yaşadıkları dış politik yenilgileri unutturmak için çok tehlikeli oyunlar mı arıyorlar!

Önce şunu söyleyelim, deliliğe varan bu sorumsuz kışkırtmaların bir sebebi, AKP’nin dış politikada tıkanmış olması. Ekonominin ülkemizde ev alacak yabancılara vatandaşlık verecek kadar sıfıra düşmüş bitmiş olması. Ey Esatlar ve Ey AB ve ileri demokrasi nutuklarının sonuna gelinmiş olması ve yeni politikalar üretemeyecek denli tükenmiş olması. Ve Davutoğlu darbesiyle dağılmış tam anlamıyla ortadan ikiye bölünmüş partilileri yeniden ortak bir düşman hazırlayıp bir arada tutmaya çalışması. Ve artık başkanlığını ‘tahkim’ edecek kaos ve siyasi boşluklar aramaktan başka şansının kalmayışı.

SARAYDA İŞLER TIKIRINDA POLLYANNACILIĞI

AKP kadroları çok oynanmış köy kahveleri iskambil kağıtları gibi hamurlaşmış şişmiştir. AKP kurmayları seçmenin yeni bir iskambil destesi ‘aradığı’nı, siyasetin yeniden yeni kağıtlarla karılması gerektiğini yaptıkları anketlerde biliyorlar. Bu yeni siyasi arayışların önünü kesmek için sokakları proveke edecek bir iç karışıklığı son şansları olarak görüyorlar.

Buradan AKP yazarlarına ve kurmaylarına hatırlatalım.

Toplumların yaşadığı ağır travmatik trajik olaylar siyasi iktidarlar için bir şanstır, çünkü geçmişte yaşanmış travmalardan ders çıkartanlar için bu geçmiş travmalar gelmekte olan felaketler için ‘aşı’ görevi görür. Daha tedbirli daha uyanık daha esnek olurlar.

Travmatik olayların depresyonunu yaşayan siyasiler ve kamuoyu tedbirlerini erken alır, kaygısız umarsız davranmaz. Sokak olaylarının parlaması karşısında gücü teknolojisi yeten iktidar yoktur, akıllı iktidarlar ders çıkartan iktidarlardır, akıllı iktidarlar trajedilere karşı devlet güçlerinin yetmeyeceğini iyi bilen iktidarlardır.

Yandaşlar ve AKP’liler!

Topluma her şey yolunda sarayda işler tıkırında pollyannacılığı büyük felaketlerin habercisidir, çünkü, iktidara bu amansız desteğiniz pozitif bir yanılsama yaratır. Sarayı ve iktidarı övücü yazılarınız saraya iyi bir psikoloji verir ve felaket burada başlar. İyi psikoloji sahibi olanlar mutlulukları bozulacağı endişesiyle felaketleri göremezler, tedbir alamazlar.

Tam tersine iktidarları ve insanları ‘başarısızlık’ iyileştirir, tam tersine, bir çok insanı sanal algı başarısı hasta eder. Bugün İslamcı iktidarın yaşadığı ‘akıl felci’ budur, çok ciddidir.

Üstelik lidere imana yatkın insanlar aklını kullanma zahmetine katlanmaz.

Kitlelerinizi ‘derin uykuya’ sokan medyada oluşturduğunuz bu iyimser ve kaygısız ruh haletinizdir, işte kendini gayet iyi keyfi yerinde iyi hisseden iktidar sokakları kışkırtan sorumsuz naralarını sayenizde atmaya başlamıştır.

Yandaşlar ve AKP’liler!

Acı çekmeyen akıl kas yapmaz. Geçmiş iç ve dış politika yanlışlarınızdan hiç acı çekmeyen ve hiç oralı olmayan tavrınız Türkiye’ye amansız bir bela hazırlıyor.

Yandaşlar ve AKP’liler!

Bir toplumu yönetebilmek için başkalarına empati kurabilen siyasileriniz ve yazarlarınız olmalı.

Bir insanın başkasının dert ve sıkıntı ve acılarına empati kurabilmesi için birazcık hasta olmalı, ancak, liderinize iman, sizi bütün psikolojik hastalıklardan koruyor, lideriniz dışında hiç kimseye gruba kesime ‘empati’ kuramaz haldesiniz. Allah bize de keşke sizler gibi lidere iman edip bütün psikolojik sıkıntılardan kurtulmayı nasip etseydi keşke. Lidere iman uğruna toplumun psikolojisine yabancı kaldınız. Başkalarının acılarına endişelerine bu denli uzak insanlar bir toplum için felakettir.

Yandaşlar ve AKP’liler!

Karanlıktan ödü kopmayan insan, değil Müslüman insan olamaz. İnsanlık adına birazcık endişe birazcık kaygı sahibi olun.

Biliyorum Tanrı her zaman büyük ve güçlü silahları olandan yanadır, polis ve emniyet gücünüze çok güveniyorsunuz, ülkenin bütün sokaklarınızı tutacak teknolojik ve istihbarat ve polis gücü dünyanın en büyük ülkelerinde dahi yoktur, güce ve silaha tapınan bu iyimser yanılsamadan bu yalancı bahar güveninden vazgeçin.

Yandaşlar ve AKP’liler!

II. Dünya Savaşı sonrası imparatorluğu kaybetmiş ve Avrupa’nın yarısını Sovyetler’e kaptırmış Churchil’in şu lafını unutmayın: ‘Sonunda bir hiç kazanmak için büyük bir iş başardım..’

Ey Putin Ey Esat ey Sisi’yle sonunda bir hiç kazanmak için büyük bir iş başardınız.

Bu iç ve dış politika gerçekleriyle hesaplaşmadığınız için Türkiye’yi şimdi çok tehlikeli bir tedavi bekliyor.

Bu tedaviyi sokakların kaosuna anarşisine bırakmadan kendi gazetelerinizde ve partinizde acı gerçeklerle yüzleşerek yapın.

PKK’yla terör bağlantısını bitirmeyen HDP’yi ‘çevreleyerek’ HDP’nin etkisini sınırlamak mümkündür, ancak, CHP’yi ve Gezi’yi ve sokakları ‘çevreleyerek’ ‘kafirleştirerek’ ‘hücum emirleri’ verip kriminalize ederek bitiremezsiniz, sınırlayamazsınız, bu ülkeden kazıyıp çıkartamazsınız.

VE SON İKAZIM, GEZİ’NİN BARIŞÇILIĞINA ÇOK GÜVENMEYİN

Ey AKP’liler bu delirmiş meydan okumalarınızı bu sosyoloji bu psikoloji altında incelediğimizde hiç ders çıkartmamış siyasilerin aptalca yeni bir final maçına son bir nihai maça çıkma hevesi taşıdığınız liderinizin naralarına ayakta alkışlamalarınızla çok açık.

İçerde ve dışarıda diplomatik mermileri tükenmiş AKP’nin son bir final maçına davetiye çıkartmasının sebebi, sarayın inşası için başka şansı kalmadığını gösterir, bu saatten sonra artık yıkacak süpürecek imha ederek hedefine varacak ve ülkeyi de Allah korusun Suriyeleştirecek demektir.

Sizlere çok kötü bir haberim var, sizi artık siyasete döndürecek sizi artık insanlığa yükseltecek size artık dert olacak bir ‘hastalığınız’ kalmadı. Tek güvenceniz polis emniyet ve devlet gücü.

İşte Güneydoğu’da saray bir geri çekilme borusu çaldı akil adamlar bürokratlar askerlerle geri çekildiniz, aynı güneydoğuda birden saray bir hücum borusu çaldırdı ve medyası gazetesi ordusu tankları hücuma geçtiniz…

Dikkat edin siyaset dışına hukuk dışına meclis dışına sokağa savaşa hücum borusu çalan birinin robotları haline geldiniz ve dikkat edin hücum borusu şimdi kime nereye çalıyor!

Ey AKP’liler!

Modern toplumla baş edemeyip deliren taraflarınıza İslamcılık diye bir kılıf bulup bugüne kadar geldiniz.

Delilik depresyona benzemez akıl hastalığıdır, tedavisi mucizelere bağlıdır.

Artık hepiniz için sarayın saadeti dışında hayatın anlamı kalmamıştır.

Çünkü geçmişteki acılarınızı yenilgilerinizi hastalıklarınızı zamanında ve yerinde acilen eleştirel bir tedaviden geçiremediniz.

Ve son ikazım, Gezi’nin barışçılığına çok güvenmeyin.

Barışçıl şiddetsiz siyaseti dünya siyasetine sokan öğreten Gandhi’nin son günlerindeki hayal kırıklığını unutmayın.

Şiddetsiz eylemler İngilizler’e karşı işe yaradı ancak aynı günlerde içerde Hindularla Müslümanlar çatışıp milyonlarca Hintli öldüğünde bu barışçıl eylemler hiç işe yaramadı ve Gandhi gözü arkada hayal kırıklıklar içinde öldü.

Neden?

Sarayın buzdolabı gazetelerinde dondurulmuş balık gibi yazılar yazan yandaş yazarlar, aynı sokaklar içinde toplumsal sıcak çatışmanın bir anda alevler gibi ülkeyi saracağı ihtimali en barışçıl eylemlerde dahi ülkeleri toplumları yangın yerine çevirmiştir.

Aklınızı başınızı alın, her şeyimizi kaybetme korkusunu, birazcık da sizler yaşayın.

Büyük şehirlerimizde sokaklarımız kırk yıldır Güneydoğu’daki iç savaş manzaralarına rağmen kendi kendini iyileştiren bir insan derisi özelliğini hiç kaybetmedi, ancak sorumsuz meydan okumalarınızla görüyoruz ki, bugüne kadar taşıdığınız bu ağır akıl hastası beyni değiştirmediğiniz takdirde, uyarıyorum, bu derinin artık yaralarını kendi başına iyileştirecek gücü takati kalmıyor!

Nihat Genç

Odatv.com

Nihat Genç yazdı: Akıl hastalarının iç savaş provaları - Resim : 1

nihat genç gezi AKP Tayyip Erdoğan Suriye Türkiye iç savaş arşiv