Akacak kan damarda durmaz

Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, Odatv yazarı Rafael Sadi'ye konuştu.

Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, Odatv yazarı Rafael Sadi'ye konuştu.

İşte üç bölümden oluşan söyleşinin son bölümü:

Abdurrahman Dilipak: Aynı Allaha, resulüne , kitaba iman eden Hz. Adem’in oğulları, Hz. İshak’ın Çocukları, Hz. Yakub’un çocukları da bir nifak sonucu kan döktüler.

Rafael Sadi: Hz Muhammed kan dökmedi mi yani? Ne demeye ön plana Hz. Yakub'un çocuklarını koyuyorsun. Tarihte dökülen kanların hesabını biz tutamayız. Kan bankası olsak bile bu hesabın içinden çıkılamaz. Ne demek istiyorsun yani kan davası mı var ortada ve seninkiler şu kadar öldürdü benimkiler bu kadar... Mizan mı tutacağız?

Abdurrahman Dilipak: Hay Allah, nasıl böyle yaklaşabilirsin. Hz. Yakub benim de peygamberim, Siz seküler birisiniz. Ben çok daha gönülden bağlıyım ona. Yakub A.S. örneği sizin tarafınızdan da daha kolay anlaşılır diye. Hz. Ali döneminde yaşananları mı örnek vermem gerek. Ben Tevrat'ta da konu edilen Yakub oğulları örneği veriyorum, siz Hz. Peygamber'e gönderme yapıyorsunuz. Doğrusu refleksinizi anlamakta güçlük çekiyorum. Senin ki, benim ki, nasıl bir bakış açısı. Neden böyle bakıyorsunuz doğrusu anlamakta zorluk çekiyorum..

Bu dünyada yaptıklarımız ve yapmamız gerekirken yapmadıklarımızla imtihan oluyoruz. Sonuçta yapıp yapmadıklarımızla ya kendi cennetimize sırtımızda tuğla ya da kendi cehennemimize sırtımızda odun taşıyor olacağız.. Ortada bir zulüm varsa bir de mazlum vardır. Bize düşen zalime karşı mazlumun yanında olmaktır. Sonuç Allah’ın iradesine bağlıdır. Bizim Allah’ın rızasına tabi olmamız gerekir.. Allah (cc) cenneti de, cehennemi de boşuna yaratmadı.. Birileri nasıl cennete girecek ya da cehenneme girecek. Onun için zalim, zulüm ve mazlum olacak. Bu dünyada tartışıp durduğumuzun hakikatini bir gün Allah bize gösterecektir.. Bu süreçte Allah bizi mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle, kimi zaman arttırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir. Allah servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirir-çevirir. Kemal aynı zamanda zevalin işaretidir.. “Zulüm ile abad olunmaz”. Derler ki, “zulüm ile abad olanın ahiri berbad olur”. “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste”

Rafael Sadi: “İsrail ile Filistin toplumu arasındaki çatışmanın kökeninde de aslında bir toprak kavgası olduğunu, kesinlikle bir din savaşı olmadığını kabul edeceğinizi düşünüyorum.”

Abdurrahman Dilipak: Mescid-i Aksa bizim için mukaddes. Orada Süleyman Mabedi, Doğuş ve Kıyamet kiliselerinin olduğunu biliyoruz.. Orası İsra’nın makamı ve ilk kıblemiz. Tur-u Sina da bizim için mukaddes Tuva vadisi de. Arz-ı Mevud bizim için ilk kıblemizin Mik’ad alanıdır.. Yahudiler için Süleyman mabedi ve bu maksatla Mescid-i Aksa’ya karşı tavırları din temellidir.. Kıyamet teolojisi ve buna dayalı kehanetler de dini bir temele dayandırılıyor. “Din savaşı” ve “toprak kavgası” birbirinin alternatifi değil.. Dini, ideolojik, politik, felsefi temelleri olan, tarihi, gelecek kaygısı ile ilgili endişeleri içinde barındıran bir çatışmadan söz ediyoruz.. İşin içinde masonik yapılar, evengalisler, batılı ülkelerin politikaları, ABD’nin rolü söz konusu. İsrail batılı ülkelerin sıçrama tahtası, Truva atı, ileri karakolu gibi.

Rafael Sadi: Abdurrahman bey Mescid-i el Aksa hali hazırda İslam Vakfı'nın otoritesindedir. Sayın El Hüseyini de bu vakfın başındadır. Kısmet olur bir gün gelirseniz beraber yanına gider istediğiniz şekilde namaz kılarsınız. Kendisi yakın dostumdur. Birinci ağızdan durumu idrak edebilirsiniz.

Abdurrahman Dilipak: Ben Kudüs'ten, Filistin'den, Gazze'den ihtiyaç duyduğumda doğrudan ve dolaylı her zaman bilgi alabiliyorum. Başka kaynaklardan da izliyorum. Sorun yok.

Abdurrahman Dilipak: Elbette İsrail’de herkes aynı değil ve olamaz. Rabbi’ler, Siyonistler, Milliyetçiler, Liberaller, Gay ve Lezbiyen’ler, Marksist’ler, Falaşa’lar, Arap Yahudileri, Türk Yahudileri, Safarat’lar, Sabatay’lar, Aşkanazi’ler, Karaylar, Rus Yahudileri, daha onlarca farklı topluluktan söz edebiliriz..

Rafael Sadi: Hiç bir ülkede kişiler aynı değildir. Burada da çeşit bol çok şükür.

Abdurrahman Dilipak: Gerçeği görmek için ön yargılar ve genellemelerden kaçınmak gerek..

Rafael Sadi: Evet kesinlikle tavsiye ederim.

AKACAK KAN DAMARDA DURMAZ

Abdurrahman Dilipak: Bu konuda söylenecek çok şey var. Geçmiş ve gelecek endişesi bugünkü korkuların temelini oluşturuyor.. Eğer geçmişin tecrübesi, geleceğin umudu ile yeni bir yola gireceksek, adalet, barış ve özgürlük temelinde bir barış için açık yürekli bir özeleştiri, sevgisi nefretinden, merhameti gazabından büyük bir anlayışla yola çıkmak gerek.. Değilse bu iş inceldiği yerden kopar! Akacak kan damarda durmaz.

Rafael Sadi: Dursun be abim akmasın artık. Çok gerekiyorsa Kızılay var, bağış yapılsın oraya.

Abdurrahman Dilipak: Yahudi lobisinin desteklediği medya, siyasetçi ve bürokratlar bize etmedikleri zulmü bırakmadılar. Amiral gemisi medyaları, halkı soyup soğana çeviren finans patronları ve bunların sırtlarını dayadıkları malum lobiler.

Rafael Sadi: Abdurrahman bey Türkiye'de medyada Yahudiler yok. Lütfen sizi kandırmasınlar. Kim size yanlış yapıyorsa kendisi yapıyordur. Yahudileri alet etmesinler. Hadi gel bir abilik yap, varsa bir Yahudi gazete patronu veya ortağı veya yandaşı iki çift laf et, bana maaşlı bir iş bulsunlar. Yıllardır amatör yazmaktan gına geldi.

Abdurrahman Dilipak: Yahudi lobisinin desteklediği medyadan nasıl böyle bir yorum çıkartıyorsunuz! Kaldı ki Sabetaylar konusu da var. Şemsi efendi / Şimon Zwi, Moiz Kohen / Tekinalp ve başka örnekler.. O lobilerin Türkiye'deki işbirlikçileri kim belli değil mi? Bazı gerçekleri görmek istemeyince görmüyor insanlar..

Unutmayalım ki, bugünkü mevcut düzen, Osmanlının yıkılmasından sonra kanla kuruldu..

Rafael Sadi: Osmanlı da her yeri kanla almadı mı, kanla vermedi mi? Yahudiler para ile almaya kalktı, bozuk attınız. "Yok olmaz kanla alacaksınız" dediniz. Kanla aldı, ona da bozuk atıyorsunuz. Karar verin artık. (Takılıyorum, yeter artık kan dökülmesin hiç bir yerde)

Abdurrahman Dilipak: Savaşta kan olur. Ama sivil hedeflere saldırı kimden gelirse gelsin kabul edilemez. Dünyada kendi kendini düşmana karşı sınırlandıran tek ordu İslam ordusudur. Savaş dışı düşmanlıklar konusunda yakın zamana dair bir örnek olarak Kars İslam Cumhuriyeti Millet Meclisi ve Bakanlar Kurulu'na bakmak gerek. Kur’an-ı Kerim'de “Bir kavme olan düşmanlığınız sizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmesin” der.

Müslümanların halifesi Selanik’te Alatini Efendi'nin evine sürgüne gönderildi ve mecburi iskana tabi tutuldu. Emanuel Karasu’nun rolünü biliyoruz. Vahdeddin’in başına gelenleri de. Tarihin rövanşından, intikamından söz etmiyorum ama, bu yaşananların beslediği bir şuuraltı var. Kızılderilileri, Kara derililerin, Sarı ırkın başına gelenleri geçtik. 1. Dünya savaşı ve 2. Dünya savaşında 30 milyon insan öldü. Soğuk savaşta milyonlarca insan hayatını kaybetti. Murdoch, Spring Axel, Alman, İngiliz, Amerikan finans ve Media devlerinin İslam’a ve Müslümanlara karşı politikalarını biliyoruz. Bu gerçekler ortada. Bunu görmezden gelerek değil, bu gerçeklere rağmen yeni bir başlangıçtan söz edilecekse, özellikle bizim için öncelikle malımız, canımız ve sevdiklerimizden daha değerli, bunları uğruna feda etmekten bir an bile tereddüt etmeyeceğimiz dini hassasiyetlerimizin dikkate alınması gerekir.

Rafael Sadi: Sizi temin ederim ki bütün dinlerin hassasiyetine en fazla dikkat eden itibar gösteren ülke İsrail'dir. Lütfen gelin görün kendi gözlerinizle. İşyerimin 300 metre ötesinde Yafo Camii var, yeni restore edildi. Az önce de ezan okunuyordu. Allah kabul etsin..

Abdurrahman Dilipak: Benim bilgilerim sizi doğrulamıyor. İsrail'de de erdemli insanlar vardır. Ama İsrail en fazla hassasiyet gösterilen ülke değil..

Evet biz, adalet, barış, hürriyet istiyoruz. Herkesin, malları canları, namusları, akıl , inanç ve nesillerinin güvencede olmasını istiyoruz, katılımcı, çoğulcu, şeffaf, insan haklarına saygılı bir hukuk devleti istiyoruz.. “Leküm diniküm velyedin..”. Sizin dininiz size benim dinim bana.

Rafael Sadi: Başka türlüsünü isteyen namerttir.

Abdurrahman Dilipak: En aykırı insanların bile uzlaştıkları bir nokta vardır.. Benim size uzaklığım, sizin bana uzaklığınıza eşittir. Benim fikirlerim size ne kadar garip geliyorsa, sizin fikirleriniz de bana o kadar garip geliyordur. Birbirimizin ilahı ve rabbi değiliz. Bu dünyada tartışıp durduğumuz şeylerin hakikatinin bir gün bize gösterileceği bir gün var.. Ve bizi gören, duyan, bilen, hüküm sahibi, kadir-i mutlak / mutlak iktidar sahibi bir Allah var!

Herkesin inandığı gibi yaşadığını, düşündüğünü özgürce ifade edebildiği bir dünya mümkün. Yeter ki, kimse kimseye İlahlık ve Rablik taslamasın. O zaman bizim cevabımız açık ve net: La İlahe.. (İlallah). Kimse bizden haksızlıklar karşısında susmamızı beklememeli. O zaman “dilsiz şeytan” oluruz. Yaşadığımız zamana ve mekana şahitlik edeceğiz.

Rafael Sadi: Abdurrahman bey benim dinimde de aynı şeyler yazıyor ...

SAHİ KURDUĞUMUZ İSLAM CUMHURİYETİ'Nİ KİM, NASIL VE NİÇİN YIKTI

Abdurrahman Dilipak: Ben sadece dinden değil, dindar ya da dindar geçinen insanlardan söz ediyorum. “Vay o namaz kılanların haline ki” diye başlayan ayetler var.. İman ettik demekle yakamız bırakılıvermeyecek.. Herkes yaptığının karşılığını görecek.. İsrailli askerlerin Taşla kolunu kırdıkları görüntü geldi birden gözümün önüne.. Batılı kaynaklardan gelen başka görüntüler de var..

Benzer görüntüler Saddam, Esed ya da Kaddafi yönetimi ile ilgili de geldi. Ebu Gureyb'den, Guantanamo'dan da geldi. Zulüm tek bir millettir.

Kuyudaki Yusuf’un Rabbi olan Allah muvahhid kulları ile zalimleri cezalandıracak ve mazlumlara yardım edecek. Bu dün böyle idi, bugün de böyle. Sonuçta, yarın da böyle olacak. Biz 1919 da Kars merkezli, konfederatif, başkanlık sistemi ile yönetilen bir İslam Cumhuriyeti kurmuştuk ve bu Cumhuriyet'te 3 de gayrimüslim bakan vardı. Sahi bu Cumhuriyeti kim, nasıl ve niçin yıktı!

Çoğunluğun isteği olmak zorunda. Demokrasi bunu gerektiriyor. Bildiğim kadarı ile İslam da demokratik bir dindir.

Yapmamız gereken toplumlar arası barışı tesis etmektir.

Gazze ve Filistin konusunda madem ki taşın altına elinizi koydunuz, bunu bugünkü uzlaşma şartları çerçevesinde gündeme getirmeli ve İsrail toplumu ile Filistin toplumu nasıl uzlaşabilir, onun yolunu aramalısınız.

Rafael Sadi: Abdurrahman bey bu sizinle yaptığımız ilk yazılı söyleşidir. Anlaştığımız veya anlaşamadığımız konular var kuşkusuz. Ama prensipte ikimiz de daha fazla kan ve düşmanlık olmaması gerektiği konusunda hemfikiriz sanırım. Sorular cevaplar arasında daha çok uzun seneler tartışılabilecek konular var kuşkusuz. Bu arada üslup konusunda beğenmediğiniz bölümler olduysa "Kasımpaşalılığıma" verin, kusuruma bakmayın lütfen. Amacım rahatsızlık vermek değildi. İsrail konusunda hatırlatmam gereken bir nokta var. Ben yine sizi davet ediyorum, gelin yerinde görün. Sadece ben haklıyım demiyorum ama sizin Filistin kaynaklı haberlerin kaynağında 25 senedir yaşıyorum. Oradan görünen ve duyulan, buradan duyulduğu ve görüldüğü gibi görünmemesi, duyulmaması doğaldır. Yerinde görmek daha doğru olur.

Saygılarımla...

Rafael Sadi

Odatv.com

Akacak kan damarda durmaz - Resim : 1

Akacak kan damarda durmaz - Resim : 2

Rafael Sadi abdurrahman dilipak arşiv