Ah Ağabey Ah

Soner Yalçın yazdı...

Bedri Baykam diyor ki:

-“Kendini Atatürkçü ilan edip bu savaşta Rusya'nın arkasına konuşlananları da tarih affetmeyecek.”

Bedri Baykam sanatçı duyarlılığıyla -hepimiz gibi- savaşlara karşı kuşkusuz.

Peki, bu salt Ukrayna-Rusya Savaşı mı? Bu “tabloyu” çizen kim? Bu savaşın jeopolitiği-ideolojik kökü-stratejisi tartışılmadan büyük sözler edilebilir mi?

“Görünmeyen bir el” var ve bu sebeple hızlıca bir tarih sürecine bakmak zorundayız. “Fırçayı” elinde tutanın kim olduğunu görmek şart!

Bunun için çok geriye ABD'nin emperyalist güç olarak çıktığı 19'uncu yüzyıla kadar gitmeyelim.

Soğuk Savaş döneminde ABD'nin güvenlik önceliği Avrasya kıtasını kontrol etmekti. Oysa:

Başkan Roosevelt'in önceliği “tek dünyalı evrenselciliği” idi. Yani Stalin ile dostluk.

Ölünce Başkan Truman uluslararası ilişkileri askerileştirildi. “Sovyet yayılmasını önleme doktrini” adı altında 1949'da Sovyetleri saran “Büyük Hilal” projesini hayata geçirdi. Kore'den Vietnam'a savaşları bu amaçla çıkardı.

Saldırgan olma stratejisini seçen ABD sadece savaş/jandarmalık ile değil; Marshall Planı ile, yeni kurduğu IMF ve Dünya Bankası eliyle ekonomi üzerinde denetim sağlayarak kendine bağımlı küresel ilişkiler geliştirdi. Buna uymayan ülkeleri darbe vs. ile “yola” getirdi. Örneğin: 1960'larda Başkan Kennedy ulusal bağımsız hareketleri bastırmak için CIA tarafından hazırlanan “Kalkınma İçin İttifak Programı” adlı karşı ayaklanma projesini hayata geçirdi.

ABD mevcut statükosunu korumak için her yola başvurdu.

GERÇEK YÜZÜ

Daha yakın tarihe gelelim: 1990'lar…

Soğuk Savaş sonrası yaşanan iyimserlik ve olumlu güvenlik ortamı çok kısa sürdü. Bunu bozan yine ABD oldu. Dış politikasını yine yoğun bir askerileşme sürecine soktu.

Körfez Savaşı için oluşturulan Batı koalisyonu döneminde ABD Başkanı (Baba) Bush merkezinde “ABD imparatorluğunun” egemen olduğu “Yeni Dünya Düzeni” programını harekete geçirdi. 22 ülke yaratmayı amaçlayan Büyük Ortadoğu Projesi/BOP bunun ürünüydü.

ABD “asimetrik tehdit” kılıfıyla askerini Irak, Afganistan, Somali, Haiti, Libya, Suriye vd. soktu.

11 Eylül saldırısıyla ABD bu stratejinin esaslarını yerli yerine oturtup “uluslararası terörizmle savaş” diye bitmek bilmeyen saldırılar başlattı. Küreselleşme ve postmodernizmin azgınlaştırdığı ABD hegemonyası “dünyanın patronu” olmayı hiç elinden bırakmak istemedi.

Bu neoliberal politikaların-yeni muhafazakâr hareketin Amerikan dış politikasını belirlediği nasıl bilinmez? Mesela, Charles Krauthammer adı nasıl hatırlanmaz?

1980'lerde ulus devletlerin “aşınma sürecini” önemli ve ilerici gelişme olarak değerlendiren -eski Troçkist, yeni muhafazakâr- Neoconlar kimdir, tanınmaz mı?

Neoconlar; James Burnham, Robert Kagan, Daniel Fried adını işitmeyen ABD'nin gerçek yüzünü nasıl bilebilir? Ya “karanlıklar prensi” Richard Perle?

Hangisini yazayım:

Muhafazakârların Nixon Center adlı düşünce merkezinin ABD'nin dış ülkeleri kışkırtmasından duyduğu rahatsızlığı her fırsatta açıkladığını duymamış olabilir mi Bedri Baykam?

BÜYÜK RESİM

Küresel güvenlik meselelerine kafa yormadan Ukrayna-Rusya Savaşı anlaşılabilir mi? Savaşların resmi olarak ilan edilmesi artık çok gerilerde kaldı. Bedri Baykam, “Vekâlet Savaşı” kavramını duymamış olamaz! O halde, Ukrayna-Rusya Savaşı'nı kim, niçin kışkırttı nasıl kavrayamaz?

Son 20 yıldır Rusya her fırsatta ABD'ye “NATO'yu sınırıma dayama” demedi mi? Buna rağmen Rusya'nın komşularını kim silahlandırdı? NATO'ya kim aldı bu ülkeleri?

Toparlarsam:

ABD, konvansiyonel savaşa girmeden (Rusya ve Çin gibi) rakibini siyasi-ekonomik olarak zayıflatmak, baskı altına almak için “örtülü savaşlar” çıkarıyor…

Aleyhine gelişen küresel güç dengesini lehine çevirmek için Ukrayna gibi Tayvan krizini de bu sebeple çıkardı.

Ah Bedri Baykam!

ABD, PKK'yı niye destekliyor sanıyorsunuz? Ya FETÖ'yü? Bunları doğru analiz ederken Ukrayna-Rusya Savaşı konusunda nasıl doğru “okuma” yapamazsınız? Bunlar birbirinden bağımsız mı sanıyorsunuz? “Büyük resmi” göremiyor musunuz?

Sadece kendi çıkarını düşünen ve hâlâ kendini “kovboy” sanan emperyalist ABD'nin istekleri sınırsız! Güç politikası uygulayarak güçlü olacağı stratejisini elden bırakmak istemiyor. Kuşkusuz 1990'lar ve 2000'lerin başında gücünün zirvesinde idi. Artık, gücü ve rolü azaldıkça saldırganlaşıyor.

Bedri Baykam gibi aydınlar uyanık olmazsa ABD çökerken dünyayı yakacak.

Soner Yalçın

Odatv.com

Ah Ağabey Ah - Resim : 1