Adliye terörü Alevilere mi paslanıyor

Söze nasıl başlayacağımı bilemiyorum. Alevileri işsiz ekmeksiz bıraktıkları, devletten, kamudan, ordudan kovdukları yetmezmiş gibi şimdi de iftira...

Söze nasıl başlayacağımı bilemiyorum. Alevileri işsiz ekmeksiz bıraktıkları, devletten, kamudan, ordudan kovdukları yetmezmiş gibi şimdi de iftira etmeye başladılar. TV kanallarından, tartışmacıların birçoğunun ağzından ve gazete köşelerinden iftira akıyor. Galiba “operasyonel gazetecilik” denilen meslek böyle bir şey…

Beyaz TV, ATV ve benzer ırkçı-gerici TV kanallarından sonra dün akşam aynı kervana, CNN TV’nin “Tarafsız Bölge” programında Alevileri yargısız infaz eden Ahmet Hakan ve konukları da katıldı. Programda Doç. Dr. Erdinç Yazıcı, Murat Çelik gibi konuklar, yaptıkları analizlerle sözü, DHKP-C örgütü üzerinden Sabancı Suikastına getirerek, bu örgütün Alevi orijinli olduğundan hareketle, Adliye baskını suçlusunun “Aleviler” olduğunu ima ettiler.

Ahmet Hakan ise bu algı “operasyonu” desteklercesine sessiz kaldı…

Buna karşın, “bunun sorunlu bir yaklaşım” olduğunu söyleyecek Alevi muhatap da yoktu. Salt bu program değil, Türk medyasının genel tavrı ya da kabulü gereği; Türk, Kürt, Ermeni, din, mezhep, asker, cemaat, Fetullah, emekliler gidi her bir mevzuun tartışılması anında adı geçen aidiyet çevresinden mutlaka bir muhatap çağrılıyorken, neredeyse her programda tartışma konusu yapılan Alevilerin, kendi pozisyonlarını kendilerinin açıklamalarına izin verilmiyor, çağrılmıyorlar... Yani bu alanda da bir mağduriyet, dışlama, yok sayma hali çok açık! Yargısız infaz eden edene…

Beyler; bunun adı, bir toplum kesimini zan altında bırakmak, mağduriyetlerine yeni mağduriyetler katmaktır. AKP Hükümetinin ve istihbarat örgütlerinin yönettiği algı operasyonlarının parçası olmak, o algıya yardım-yataklık yapmak ve o kesimi yargısız infaza tabi tutmaktır. Hem de bu infazı gıyaplarında yapmaktır…

IŞİD ve Sünni sözcüğünü yan yana getirmekten imtina edilirken, DHKP-C ile Alevi sözcüklerinin kolaylıkla yan yana getirilmesi ve kullanılması büyük sorumsuzluktur. Ne on binlerce IŞİD üyesinin Sünni cemaat içinden çıkması bütün olarak Sünniliğin IŞİD ile özdeş olduğunun kanıtıdır, ne de 50 veya 100 militanın DHKP-C üyesi olması o örgütün Alevi örgütü olduğunun göstergesidir.

Olgunun nedenini aidiyet ya da inançla izaha kalkışmak, tam cehalet örneğidir.

Olguyu, gerçeği, mağduriyeti ve mazlumiyeti görmeyen veya görmek istemeyenlere “gazeteci” ya da “bilim adamı” denilmesi, en başta o mesleklere zarar vermektedir.

Şahsen, gelişmelere bakarak bu operasyonun ‘derin’ bir senaryo olduğunu iddia ediyor, adliye olayı ve sonrasında rol alan tarafları kınıyor, nefesimize kadar koklayan istihbaratın, DHKP-C gibi bir örgütü “dinlemediği, bunca hazırlık sürecinden habersiz olduğu” savına inanmış görünen ‘gazetecilere’ de yazıklar olsun diyorum!

Düşünsenize kaçma imkânı olmayanlar bile “ölü olarak yakalanıyor!” ne olduğu, kimin kimi öldürdüğü dahi gizleniyor, bilinmiyor... Devamında, Zülfikarlı-bayrakla AKP Kartal İlçe Merkezinde eylem yapılıyor, eylem sessizce geçiştiriliyor. En sonunda başsağlığı dilemek üzere rahmetli savcının evine giden Sn. Kemal Kılıçdaroğlu yuhalanarak, fotoğraf ve algı tamamlanıyor… Bu ‘dizilen fotoğrafların’ siyasetten münehhez olduğunu mu iddia ediyorsunuz?

Ya çok safsınız ya da aklımızla alay ediyorsunuz.

***

Herkesi sorumluluğuna sahip çıkmaya çağırmanın zamanıdır:

Lütfen kimse Alevi gerçeğini, tarihi rolünü ve arka planını unutmak gibi bir gaflete düşmesin ve terörle özdeşleştirmeye çalışmasın. Bu yakıştırmayı, tavrı ve imayı şiddetle reddederiz! Öğreti ve inancımız içinde şiddet yoktur! Aleviler bu ülkeye yeni gelmedikleri gibi mülteci-sığıntı filan değil, bu coğrafyayı yurt tutan asli ve kurucu unsurdur. Vatansever, dürüst, laik, çağdaş, demokrattır. Bayrak, sınır ve Atatürk sorunları yoktur. Eğer hain aranıyorsa (ki, günümüzde hainden, hırsızdan, arsızdan, ahlaksızdan geçilmiyor) o halde hain arayanlar aynaya baksın!

Alevilerin sorunu, yörüngesi ve yönelimi kaydırılan yurtları ve yaşam kaygılarıdır. Bugün Onları inkâr eden, yok sayan, mezhep devleti inşa etme yolunda büyük mesafe alan ve “Sünni Pakt’a” dâhil etmeye çalışan AKP zihniyetidir. Ve Alevilerin ruh halini anlamak istemeyen, demokrasi ve laiklikten nefret etme noktasına gelen-getirilen Sünni kardeşleridir.

Diğer bir temel kaygıları da meseleyi anlatmak bağlamında tercih edilen dildir. Medya ve siyasetin kullandığı mezhepçi terminolojidir. Bunca mezhep konuşmak, çağdan kopmak, iç boğazlaşmaya çanak tutmaktır! Bu terminoloji endişe verici, hatta korkutucudur!

“Sivas, Çorum, Maraş, Gazi katliamlarının perde arkasında ‘dış mihrak’, MİT, CİA, Mossad gibi istihbarat örgütleri vardır” derken, Sabancı ve Adliye katliamı gibi katliamların arkasında “Alevi kokusu aramak,” imada bulunmak, sorumsuzluğun daniskasıdır!

Lütfen biraz akıl, izan ve ufuk…

Murtaza Demir

Odatv.com

adliye dhkpc arşiv