Abdullah Gül AKP'nin sonunu mu hazırlıyor

Daha önce birçok kez yazdık, hatta CHP’nin dış politika eleştirilerini çoğunlukla Meclis’te genel kuruldaki konuşmalarında dile getiren Osman...

Daha önce birçok kez yazdık, hatta CHP’nin dış politika eleştirilerini çoğunlukla Meclis’te genel kuruldaki konuşmalarında dile getiren Osman Korutürk de değinmişti; Abdullah Gül, kötü bir dışişleri bakanlığı yapmamıştı. (Genelde söyleyeceklerimi yerli yerinde söylemeye özen gösteririm. Bu defa bu kuralımı bozacağım ve en son söyleyeceğimi en başta söyleyeceğim) Ancak, Gül’ün iyi bir cumhurbaşkanı olmadığı kesin!

Bazen o kadar anlamlı ve katılabileceğimiz içerikte konuşmalar yapıyor ki, adını çıkarsanız sanırsınız ki o konuşmayı aklı başında bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisi yapıyor! Daha da ileri gideyim; sanırsınız ki ana muhalefetin dış politikayla ilgili bir sözcüsü yapıyor!

Cumhurbaşkanı Gül, nitekim 14 Aralık’ta Köşk’te 6.Büyükelçiler Konferansı nedeniyle Ankara’da bulunan büyükelçilerimize verdiği yemekte yaptığı konuşmada da bazı konulara son derece aklı başında yaklaşımlarda bulundu. “Evimize çekidüzen vermemiz gerekir” diyen Gül, “Bir ülkenin dünyada saygı görmesi ve itibarının yükselmesi için önce özgürlük, demokrasi ve hukukun üstünlüğü gibi alanlarda çok güçlü olması gerektiğini” belirtti.

Gül’ün söz konusu konuşmadaki şu önemli bölümüne sanırım ana muhalefet bile imza atar:

“Bir ülkenin demokrasi, özgürlükler ve hukukun üstünlüğü alanlarında en yüksek standartlara ulaşması ve bunu tamamlayan güçlü ve gelişen bir ekonomisinin olması çok büyük önem taşımaktadır. Aslında bütün bunlara, siz diplomatlar ‘yumuşak güç’ diyorsunuz. Dolayısıyla hangi ülkenin yumuşak gücü çok güçlüyse, itibarı da dışarıdaki algılanması da o şekilde pozitif olmuştur. ‘Kendi evine çekidüzen vermek’ olarak özetlediğim bu gerçeğe her zaman çok önem verdim.

Nitekim Türk siyasi tarihinde ülkemizin dışarıdaki profilinin yükselişe geçmesi içeride demokrasinin güçlendiği, hukuk düzeninin sağlamlaştırıldığı, toplumsal barış ve huzurun tesis edildiği, ekonomimizin de güçlendiği dönemlerde gerçekleşmiştir.”

Fakat gelin görün ki “yumuşak güç” etkenini bir kenara bırakarak komşu ülkelerin iç işlerine burnunu sokan, iç çatışmalarında ve gerilim alanlarında taraf olan bir çizgiye kayan AKP Hükümetini frenleyecek bir tavrı koymaktan imtina eden de Cumhurbaşkanı Gül’den başkası değildir!

Dahası, söz konusu yemekte kendisini Dışişleri camiasından ayrı bir yerde görmediğini vurgulamasına karşın nasıl olabilmiştir de TBMM 3. Yasama Dönemi’nin sonunda Torba Yasa kapsamında genel kuruldan geçirilip önüne getirilen Dışişleri Teşkilat Yasası’ndaki değişikliği onaylamayı içine sindirebilmiştir? Üstelik onca eski diplomatın, Dışişleri yöneticisinin eski bakanın bildirisine rağmen!

Gül, içeride ve dışarıda Türkiye Cumhuriyeti’ni onca açmazın içine sokan AKP Hükümeti’nin önüne getirdiği pek çok yasayı “noter” gibi onaylayarak bir yerde demokrasinin fren mekanizmasını çökertmiştir.

GÜL AKP'YE KOMPLO MU KURUYOR

Geçen gün Köşk’te yaptığı konuşmada sözünü ettiği genel bir doğru vardı:

“Artık bir büyükelçinin tahlil, tavsiye ve temsil görevlerinin çok ötesinde yapacağı işler vardır. Sizin faaliyetlerinizi sadece siyasi ve jeopolitik konularla sınırlı tutamayız. Bu anlamda ekonomi diplomasisinin sizin önemli bir faaliyet alanınız olduğunu da bilmeniz gerekir.”

İyi, güzel de Gül’ün de bilmesi gereken bir şey var: AKP Hükümetinin, Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin Türkiye’yi gittikçe yalnızlığa mahkum eden ve elini zayıflatan çizgisiyle mi ekonomik faaliyetlerin peşine düşebilecek büyükelçiler? AKP’nin dış politikası bizatihi Türkiye’nin komşularımızdaki, bölgedeki ve başka pek çok ülkedeki ekonomik faaliyete darbe vurmaktadır! Buna en iyi örnek Mısır, Irak ve Suriye olsa gerektir. AKP Hükümeti Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi ile petrol-enerji işlerine girmeye kalkarken neleri kaybettiğinin farkında mıdır? Suriye’deki iç savaşta taraf olmanın ekonomik ve sosyal maliyeti başka maliyetlerin yanında ne kadardır? Mısır’daki yatırımlarımız, deniz taşımacılığının akıbeti nicedir? Abdullah Gül bu konuda ne düşünmektedir; büyükelçilerin fikrini almış mıdır?

Ekonomi ve öteki yumuşak güç etkenlerini dış politikamızın enstrümanı olmaktan çıkaran AKP Hükümetinin suç ortaklığı ağır bir ifade mi olur acaba Gül için? Ya da insanın neredeyse şöyle düşünesi geliyor; noter gibi her yasayı onaylayarak adeta bir ‘komplo’ kuruyor AKP Hükümetine ve sonunun hazırlanmasına bir yerde katkıda bulunuyor!

Muzaffer Ayhan Kara

Odatv.com

abdullah gül Erdoğan ABD AKP arşiv