ABD’NİN İSRAİL KARARI, NEYİ KANITLIYOR

ABD Başkanı Hüseyin Barack Obama’nın “Ortadoğu Planı”yla ilgili konuşmasının en dikkat çeken bölümü İsrail’le ilgili olan bölümüydü. Obama özetle...

ABD Başkanı Hüseyin Barack Obama’nın “Ortadoğu Planı”yla ilgili konuşmasının en dikkat çeken bölümü İsrail’le ilgili olan bölümüydü. Obama özetle İsrail’den 1967 sınırlarına geri dönmesini istedi: “Müzakerelerin temeli çok net: Varlığını sürdürebilecek bir Filistin ve güvenliği sağlanmış bir İsrail. Biz devletlerin 1967 sınırlarını temel almasını ve toprak alışverişi yapılmasını savunuyoruz.”

1967’deki 6 gün savaşlarından önceki sınırlara dönmek demek, İsrail’in Batı Şeria ve Kudüs’ün büyük bölümünden çekilmesi demek!

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Obama’nın konuşmasının hemen ardından yaptığı yazılı açıklamada, 1967 sınırlarına dönüşü kimsenin kendilerinden isteyemeyeceğini, çünkü bunun ülkesini savunmasız bırakacağını belirtti.

Ancak aynı Netanyahu, Washington’un talebine daha fazla direnemedi ve 5 gün sonra ABD Kongresi Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, Obama planına teslim işareti verdi. Netanyahu 1967 sınırlarının kabul edilemez olduğunda ısrar etse de, “Yahudilerin atalarının anayurt topraklarından bir kısmını devretmeyi de içine alan, acı tavizler vermeye hazır olduklarını ve Filistin topraklarının genişliği konusunda cömert olacaklarını” belirtti.

3 GÖSTERGE, 1 SAPTAMA

ABD’nin bu planına İsrail’in teslim olmak zorunda kalışı, yıllardır altını çizmeye çalıştığımız “büyük kuvvet - küçük kuvvet” ilişkisine dair şu 3 önemli sonucu gözler önüne serdi:

1.) Muhafazakar kesimden bazı ulusalcı kesimlere kadar rağbet gören, “İsrail’in beyin olduğu, ABD’yi lobisi aracılığıyla yönettiği” şeklindeki anlayışın gerçek olmadığı, bu gelişmeyle bir kez daha somutlaştı. Bunun görülmesi çok önemlidir; çünkü küçük kuvvetin büyük kuvveti yönettiği şeklindeki bu dayanaksız görüşün yarattığı etki, en masumundan, emperyalizmin aklanması sonucunu doğurmaktadır.

2.) 7 Ağustos 2003 tarihinde Büyük Ortadoğu Projesi’nin hedefindeki ülkeleri sıralayan dönemin ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın listesinde İsrail’in neden yer aldığı sorusu da, bulanık kafalarda bu vesile ile netleşmiş oldu. Rice Washington Post gazetesinde yer alan o ünlü makalesinde, ismi geçen ülkelerin “ya rejimlerinin ya da sınırlarının değişeceğini” belirtmişti.

3.) Büyük Ortadoğu Projesi’nin ABD projesi olmadığı, tersine İsrail projesi olduğu; Yahudilerin ABD’yi kullanarak bu projeyle kendilerine vaat edilmiş topraklara ulaşmayı hedefledikleri şeklindeki görüşün gerçek olmadığı, bu gelişmeyle bir kez daha netleşti.

Her üç göstergeden çıkan saptama şudur: ABD, emperyalist bir devlet olarak çıkarları gerektirdiğinde İsrail’in zararına kararlar da alır! Emperyalizmin tek çıkarı, kendi siyasi, askeri, ekonomik çıkarlarıdır… İsrail’in güvenliği, emperyalist ABD’nin güvenliğinden daha önemli değildir! ABD, İsrail’i bölgedeki çıkarları gereği stratejik müttefik olarak değerlendirmektedir. Ve İsrail ABD’yi değil, ABD İsrail’i bölgede kullanmaktadır. ABD’nin çıkarları gereği İsrail’e geri adım attırması, taktikseldir… Stratejik olarak İsrail’in varlığı, ABD’nin bölgedeki çok önemli bir kartıdır.

Bir sonraki yazımızda, Obama’nın Ortadoğu Planı’nın ne anlama geldiği üzerinde duracağız. Obama’nın Suriye ve İsrail mesajlarının ne anlama geldiğini inceleyeceğiz.

Mehmet Ali Güller

www.mehmetaliguller.com

Odatv.com

Netanyahu obama israil ABD arşiv