ABD, Gülen konusunda kararsız AKP ile Cemaat sonunda uzlaşır

Bazı konularda uzlaşalım, öyle yola çıkalım. Bu Fethullah Gülen ve Cemaati konusunu, gereğinden fazla abartmayın... Hakkında kopartılan olumlu...

Bazı konularda uzlaşalım, öyle yola çıkalım.

Bu Fethullah Gülen ve Cemaati konusunu, gereğinden fazla abartmayın... Hakkında kopartılan olumlu olumsuz yaygaralara, örgütlenmelerindeki başarılarına bakıp da, Türkiye’yi ele geçirdiler diye karalar bağlamayın.

Canım adamın arkasında ABD var diye de fazlaca kafaya takmayın. Tamam, adamı Pennsylvania Eyaleti’nin Saylorsburg kentinde bir malikânede el altında bulunduruyorlar… Ama, Amerikalılar’ın gözünde de giderek önemini yitiriyor.

Neden?.. Çünkü Rusya’yı güneyden sarmalayacak Yeşil Kuşak Projesi, artık bir anlam ifade etmiyor. Türkiye’nin Müslüman Dünya için görece demokratik ve muhafazakâr-demokrat bir rol modeli oluşturması hedefi de, çoktan gündemden düşmüş bulunuyor.

Öyle abartılan rakamlara da inanmaya kalkmayın sakın… Said-i Nursî’nin, Nurculuğun bir tür modüle devamı olan Fethullah Hareketi, AKP’nin kemikleşmiş köktendinci kesimi içinde olsa olsa yüzde 10-yüzde 15’tir. Türkiye’nin tamamında ise – yüzde 2 ile yüzde 3’ü geçmez.

AKP’YE YÖN VEREN KADRO NAKŞÎLİK’TEN BESLENİYOR…

Peki, nedir bu yaşananlar?.. Cemaat diye anılan Fethullahçılar’la AKP’nin lider kadrosu neden çekişiyor diye soracaksınız haliyle… Ana hatları ile geçelim:

Başta Başbakan ve hemen hemen bütün yönetici kadro, Nakşibendîlik’ten gelmedir.

Aslında Orta Asya kökenli olan Nakşîlik, Anadolu Esnafı arasında çok yaygındır. En basitleştirilmiş din anlatımları ile beslenmişlerdir. İlle de bir benzetme yapmak gerekirse, Hıristiyanlıktaki Katolikler gibidirler. Dominikanlar’a, Cizvitler’e benzetebilirsiniz.

Said-i Nursî’nin Nurcuları’nı… Fethullah Gülen’in Cemaatini ise Protestanlar’a paralel bir hareket olarak düşünebilirsiniz... Zaman içinde Nakşîlik’ten uzaklaşmışlar, deyim yerinde ise biraz daha modernleşerek Müslüman olmayan dünyayla da ilişkiler kurmayı denemişlerdir. Denemektedirler…

Görünürde eğitime önem verirler… Laik kesimle daha bir uzlaşır gözükürler… Giyimleri kuşamları, geri plandaki hüviyetlerini kolay kolay ele vermez… Badem bıyıkları budanmıştır. Daha doğru bir deyişle ‘takiyye’yi (kendini gizleyebilmek için aslında olmadığı gibi davranma) daha başarılı uygularlar.

MENFAAT ÇARKLARI SARSILMASIN DİYE SONUNDA KUCAKLAŞIR VE BİRLEŞİRLER!

Sakın ola ‘Oh be nihayet kurtuluyoruz’ erkenden ‘sevindirik’ olmayın öyle… İster Nakşî kökenli ister Cemaat mensubu, her iki kesimin de hayatta en iyi bildikleri şey, ticarettir. Şu veya bu koşullar altında, menfaatlerini gözetmektir.

Aralarındaki küçük çıkar hesapları için çıkan çekişmeler, gelip geçicidir. AKP iktidarı sayesinde, mâlî çarklar, cumhuriyet tarihinde görülmemiş ölçüde, lehlerine dönmüştür.

Bu çarkları feda etmez, ellerinden çıkarmamak için eninde sonunda kucaklaşır ve birleşirler.

Bütün bunlardan çıkacak sonuç şudur Dostlar:

Hangi partiye oy atmış olursa olsun, Türkiye’nin en az yüzde 80’ini oluşturan laik kesim, artık fantazilerden kurtulmalıdır. Seçimlerde “Elim kırılsa da ben o adaya oy atmam” gibi şımarıklıklardan vazgeçmelidir.

ABD, AKP’den sıtkını sıyırmıştır… Yakındır, günün birinde Cemaat’i de tamamen dışlayacaktır.

Demokrat-laik kesim, bu dönüşüm için hazırlıklı ve birlik içinde olmalıdır.

İNTERAKTİF SOHBETLER

Misafir – septimus: Teşekkür ederim. İzledim, son derece yararlı videolar.

Misafir – usta evrim: Haklısınız. Bu konulara, sıra geldikçe, hafta sonları gireceğiz.

Misafir – dr mashar osman: Dear Medical Practitioner

As far as I can see it goes against the grain for you… dr mashar Osman, you have to admit that you are wrong… You are uneducated and inexperienced in liberal arts. But I remain tolerant all the same

Misafir – anber: Herhalde hep taç çizgisinin dışından izliyorsunuz dünyayı… Sahaya girme zahmetini gösterirseniz, beni daha iyi anlayabilirsiniz.

Misafir – düşün: Kesinlikle gözden kaçırmamak gerekiyor… Belgeseli izleyip beğenmiş olmanız, inanın gözlerimi yaşarttı. Hedef ödül değildi ama, ne yazık ki TV kanallarından beklenen ilgiyi de göremedi. Büyük zorluklar ve özveri ile hazırlandı. Gençliğini de büyük oğlum, yani yeğeninin oğlu oynadı. Hâlen 82 yaşında Tarık Dursun K. … İleri safhada Parkinson… İzmir Karşıyaka ve Eski Foça’da yaşıyor. Kızkardeşi Halam, her an başında… Kafası pırıl pırıl… Çalışma şevkini hiç yitirmedi. Sabahın köründe geçiyor bilgisayarın başına, geceyarısına kadar yazıyor da yazıyor. İlginize Amcam adına çok teşekkür ederim.

Misafir – demarkaj: İnanın, bunlar şehir efsanesi filan değil. Mail adresinizi verirseniz, size bu konudaki en yetkin çalışmaları gönderebilirim.

Misafir – kazako: Ben görmedim, ya SEN?..

Misafir – hayrettin: Elbette ki Alevi ayaklanması değildi… İçinde doğal olarak Aleviler de vardı… Ne demek hangi güçler? – Bu, uzun süreli bir birikimin spontan patlamasıydı, bana göre…

Misafir – vatandaş: Doğrusu sorunuzu ve soruş biçiminizi hiç mi hiç sevmedim… Bakın dostum, ben St. Joseph’li değilim. Kendinizi oraya mı ait hissediyorsunuz gibi önyargılı primitif bir soru, doğrusu hiç yakışık almamış… Teklif, bu okulun mezunlar derneği’nden geldi, elbette kabul ettim. Malatyalılar veya Ankaralılar da çağırırsa, koşa koşa giderim. Bu tamamen kasıtlı çağrışan merakınıza en iyisi şöyle cevap vereyim: St. Joseph, bu ülkenin en iyi eğitim kurumlarından biridir. Tarihi boyunca bir tek hain yetiştirmemiştir… Cumhuriyet, Türklük ve Atatürk Düşmanı yetiştiren eğitim kurumlarını burada sıralamaya gerek görmüyorum. Sanırım siz de gayet iyi biliyorsunuzdur…

Halit Kakınç
Odatv.com

halit kakınç arşiv