Prof. Dr. Suat Çağlayan: ABD adına insan öldürmenin dayanılmaz hafifliği

Türkiye'yi, Suriye ile savaşın eşiğine getiren kurgunun nasıl işlediğini ve nerelere doğru gitmekte olduğunu bilmeyen kalmadı. Yine de, tam olarak...

Türkiye'yi, Suriye ile savaşın eşiğine getiren kurgunun nasıl işlediğini ve nerelere doğru gitmekte olduğunu bilmeyen kalmadı.

Yine de, tam olarak anlaşılması için özetleyelim:

1- ABD, oldum olası Suriye'den hoşnut değil. Çünkü Suriye ABD'ye her zaman mesafeli oldu. Daha çok, üçüncü dünya ülkeleri ile Rusya'nın yakınında bulundu.

Ortadoğu'nun yeniden şekillendirilmekte olduğu şu dönemde Suriye'yi ABD/İsrail eksenine çekecek bir değişiklik gerekiyor.

Suriye'nin bulunduğu coğrafyanın stratejik öneminden başka bir şeyi daha çok önemli; petrolü yoksa da suyu var. Susuzluk çekmeye başlayan ve üstelik yakın gelecekte daha da kuruyacak olan İsrail'in bu suya ihtiyacı var.

Suriye'yi ABD güdümüne sokacak bir rejimin Suriye'ye getirilmesi için bu iki faktör yeter de artar bile...

2- Recep Tayyip Erdoğan, ABD'den aldığı izinle, uzun süre Esad'la kuzu sarması oldu. Hatta öyle ki, her iki ülkenin bakanlar kurulunu ortak toplayacak kadar. ABD, Tayyip beyle Esad'ın oynadıkları 'evcilik' oyununa ses çıkarmadı. Acaba neden, diye düşünmeyin. Tayyip bey ABD'ye, 'Siz merak etmeyin. Ben Esad'ı ikna ederim ve onu getirip sizin kucağınıza oturturum' demiş olmalı...

Obama, Tayyip beyin bunu yapamadığını görünce, uyku tutmadığı bir gece telefona sarılmış, 'Bak Tayyip," diye çıkışmış bizimkine. "Bundan sonra Esad'la evcilik oynamayacaksın. Artık o senin dostun değil düşmanındır. Yarından tezi yok gereğini yap!" Telefonu kapatmadan önce de, herhalde şöyle demiştir.

"Senin bir bakanın bana gelip, seni deliğe süpürmeyip kullanmamı söylemişti. Haydi kendini ispat et artık. Yoksa..."

3- Tayyip bey, sabah uyanır uyanmaz ne yapacağını düşündü. Her durum kendisine uygundu. Aşağı da tükürebilirdi, yukarı da. Çünkü ne bıyığı vardı, ne de sakalı.

Hem sonra Suriye'nin Esad'ı Sünni değildi. Esad devrildiği taktirde Müslüman Kardeşler işbaşına gelebilir, onlara sahip çıkması nedeniyle de itibarı artardı. Hem sonra Esad'ın laik bir yanı vardı ve bu Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) için engel oluşturuyordu.

Tayyip Bey'in eşbaşkanı olduğu BOP, tüm bölgeye ılımlı İslamı getirmeyi ve hepsini ABD'nin güdümüne sokmayı planlıyordu.

4- Tayyip Bey, Obama'dan talimatı alınca, aceleyle başta Hatay olmak üzere Suriye sınırı boyunca her yeri CIA ve Mossad'a açtı. Suriye'nin içinden ve dışından getirilen Esad karşıtlarına eğitim ve barınma ile savaş silahları sağladı.

"Gündüz gidin Esad'ın askerlerini öldürün, gece gelip bizde yatın!" dedi.

Suriye bir anda, Türkiye'den giden CIA ve Mossad ajanları ile silahlı terör timleri tarafından cehenneme çevrilen bir ülke haline geldi.

5- Obama, eski ABD başkanlarından daha akıllıydı. Vietnam ve Irak deneyimlerinden ders alarak, kendi askerini göndermek yerine tüm dünyayı kana bularken 'taşeron' kullanacaktı. Suriye için kullanılacak taşeron, ABD tarafından iktidara getirilen Tayyip Erdoğan'dı.

Ancak yakında ABD seçimleri vardı ve Obama Erdoğan'ın fazla ileri gitmesini istemiyordu. Oysa Erdoğan, ABD ve AB'den aldığı gazı sonsuz sanmış, bir an önce Esad'ı devirerek başarıya imza atmanın arzusunu çılgınca duymaya başlamıştı.

Bu amaçla, Suriye içindeki ve dışındaki Esad karşıtlarına daha fazla destek veriyor, Suriye'ye karşı harekete geçmesi için dünyayı kışkırtmaya çalışıyordu.

Rusya ve Çin'in Suriye'ye desteği ise hiç azalmadan sürüyordu.

6- ABD -hem yaklaşan seçimler ve hem de karşı cephenin gücü nedeniyle- daha uzlaşmacı olmaya başlayınca Tayyip Bey biraz bozulur gibi oldu. ABD'nin, 'Rejim kalabilir ama Esad gitmelidir!' türü bir yaklaşımı 'Radikal Tayyip Bey'in canını sıktı. Çünkü, Recep Tayyip Bey'in gözü bir kez dönmüştü. Aldığı görevi sonuna kadar yerine getirmeliydi. Her türlü enstrümanı kullanarak Suriye'ye müdahalenin yolunu bulmalıydı.

7- Suriyeli muhalif gruplar, Türkiye'yi yöneten Tayyip Bey'i arkalarında en büyük güç olarak görüyorlardı. Türkiye desteğini onlardan bir an çekse, Suriye'de barınmalarının mümkün olmayacağını biliyorlardı.

Gerilimi yüksek tutmak ve Türkiye'nin müdahalesini sağlamak için en iyi yol, Türkiye'ye birkaç bomba atmaktı. Böyle bir provokasyonun Erdoğan'ın da hoşuna gideceğini bilmekteydiler. Çünkü öyle bir durumda Tayyip Bey dünyaya dönerek;

'Esad'ın bize ne yaptığını gördünüz! Gelin hep birlikte Suriye'ye girelim. Yoksa ben orayı bombalayarak hem karşılık vereceğim ve hem de Suriye muhalefetine yardım edeceğim' diyebilecekti.

8- Bu arada, Suriye ile bir savaşa karşı olan Türk kamuoyunu etkilemek için de bir oyun sahnelendi. El Cezire televizyonunda kışkırtıcı bir program yapılıyor ve Suriye'nin düşürdüğü Türk uçağındaki pilotların işkence edilerek öldürüldükleri öne sürülüyordu.

9- Bu arada AKP iktidarı, 'nasılsa bu gürültü arasında halk farkına varmaz!' diye düşündüğünden olacak, aziz milletime büyük büyük zamları koyuveriyordu...

10- Zamları yaptığının ertesi günü de Suriye'den kimin attığı belli olmayan bir bomba zavallı bir ailenin ortasına düşüverdi. Üçü yavru, beş kişi yaşamını yitirdi.

11- Beklenen an gelmişti. Hemen AKP meclisten 'savaş yapma' yetkisi aldı. Suriye'ye de gerekli yanıtı verdi. Bombalar göndererek 34 Suriye askerin öldürdü.

12- Bu bombardımanların devam edeceğini bilmek için kahin olmaya gerek yok. Çünkü muhalifler işin kolayını buldular. Kendileri Esad'ın askerleriyle savaşacağına, Türkiye'ye iki top atışı yaparlar olur biter. Zaten Tayyip Bey'in beklediği de bu değil mi? Basarsın Suriye'ye bombaları, öldürürsün bilmem ne kadar insanı. Rahatlarsın!

13- Türkiye'den yapılan top atışları -ve belki de bir süre sonra savaş uçaklarının bombalaması- sonucu Esad nasılsa Suriye ordusunu geri çekecektir (Çünkü Esad Türkiye ile savaşmak istemeyecektir) Böylece muhalifler için de güvenli bir bölge yaratılmış olacaktır.

14- Elbette Erdoğan, Esad'ın gücü azaldıkça, Suriye ile Türkiye arasında bir Kürt devletinin doğabileceğini de bilmektedir. Zaten 'Kürt Açılımı' diyerek yaptıklarının, bölgede bir Kürt devletinin kurulmasını sağlayacağını bilmeyen var mıdır?

****

Evet, 32 kısımlık bu öykünün 14'üncüsüne ulaşmış bulunuyoruz.

Komşularımızla sıfır sorun diyerek yola çıkan Erdoğan'ın, ABD adına üstlendiği taşeronluğun daha nerelere varacağını göreceğiz.

Irak'ta bir buçuk milyon Müslüman Iraklı öldürülmesinde ABD'ye yardım ve yataklık yapan AKP'nin, Suriye konusunda daha da ileri giderek, öldürme işini bizzat üstlenip üstlenmeyeceğini göreceğiz.

Ama, bugüne kadar Esad karşıtlarına verdiği her türlü desteğe bir de bombardımanların eklendiğine bakılırsa, taşeronluğa ait güçlü kanıtlar ortaya çıkmaktadır.

****

Geçenlerde, iktidardakileri çok iyi tanıyan ve onlarla uzun süre çalışmış olan dindar bir tanıdıkla sohbet ediyordum.

İsim vererek konuşuyordu.

"Ben bunların gittiği camiye gitmem," dedi ve ekledi; "Vurgunu mübah sayan, ABD adına insan öldürebilen bir zihniyetle daha önce birlikte çalıştığım için ben de günahkarım. Allah beni affetsin!"

Prof. Dr. Suat Çağlayan
Odatv.com

Prof. Dr. Suat Çağlayan ABD Suriye iktidar Tayyip Erdoğan obama arşiv