2015 seçimlerinin akıbeti bu yazıda

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) önümüzdeki günlerde, yüzde 10’luk ülke seçim barajı bağlamında bir bireysel başvuruyu ele alacağı gazetelere yansımış;...

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) önümüzdeki günlerde, yüzde 10’luk ülke seçim barajı bağlamında bir bireysel başvuruyu ele alacağı gazetelere yansımış; Mahkeme Başkanı da raportörlerin çalışmalarını bitirdiklerini 2-3 hafta içinde konunun AYM gündemine alınıp karar verileceğini açıklamıştır.

Anlaşıldığı kadarıyla bir yurttaş, seçim barajı nedeniyle, Anayasa’dan kaynaklanan seçme ve seçilme hakkının ihlal edildiği savıyla, “bireysel başvuru hakkını” kullanarak AYM’ne başvurmuştur. AYM de bu konuda bir hak ihlali bulunup bulunmadığına karar verecektir.

İlk kez böyle bir başvuru olduğu için konu bilinmeyenlerle doludur. Sırasıyla sorunları incelemeye çalışalım.

BÖYLE BİR BAŞVURU YAPILABİLİR Mİ?

Anayasa’nın 148. maddesine 2010 değişikliğiyle eklenen fıkra kuralına göre; “Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.”

Seçme ve seçilme hakkı, hem Anayasa hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvenceye alınmış temel hak ve özgürlüklerdendir. Anayasa’nın 67. maddesinde, yurttaşların “yasada gösterilen koşullara uygun olarak seçme ve seçilme hakkına” sahip oldukları yazılıdır.

Gerçi bu kuralda, “yasada gösterilen koşullara uygun olma” açıklaması yer almakta ve yüzde 10 barajı da 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Yasası’nın 33. maddesi ile getirilmektedir; ama, bu sınırlamanın hak ihlaline neden olup olmadığına karar verecek olan sonuçta AYM’dir.

Öte yandan, 6216 sayılı “Anayasa Mahkemesi'nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun”un 45. maddesinde, “Yasama işlemleri aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağı” belirtilmiştir. Ancak, bireysel başvuruda bulunan kişi, doğrudan yüzde 10 barajına ilişkin yasa kuralının iptalini istemediğine göre, bu yönden de başvuruda bir sakınca olmadığı ortadadır.

Böyle olunca başvuru konusunda bir sorun bulunmamaktadır.

Gerçi Anayasa’da (m.148) ve AYM Yasası’nda (m.45) bireysel başvuru hakkının kullanılması, yasada öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tümünün tüketilmiş olması” koşuluna bağlanmıştır; ama, başvuru konusunun özelliği nedeniyle davada böyle bir koşulun geçerli olması olanaksızdır.

Nitekim AYM Yasası’nda da (m.47), “kanun yolunun öngörülmediği” durumlarda, bireysel başvuru yolunun engellenmediği görülmektedir.

HAK İHLALİNE KARAR VERME YETKİSİ

Anayasa’nın 148. maddesinde, bireysel başvuruları karara bağlama görev ve yetkisi AYM’ne verildiğine göre, Mahkeme hak ihlali konusunu sonuçlandırmak durumundadır.

Anayasa’nın 149. maddesine göre, AYM, iki bölüm ve Genel Kurul halinde çalışmaktadır. Bireysel başvurular bölümlerce, diğer tüm işler ise Genel Kurul’ca karara bağlanmaktadır.

AYM Yasası’nda da (m.49) benzer düzenleme yapılmış, bireysel başvuruları bölümlerin inceleyip sonuçlandıracağı vurgulanmıştır.

Kısaca Anayasa ve Yasa’ya göre, “bireysel başvuruyu” Genel Kurul’un değil, AYM’ndeki iki bölümden birinin karara bağlaması gerekmektedir.

AYM Başkanı’nın, seçme ve seçilme hakkının ihlaline ilişkin söz konusu başvuruyu Genel Kurul’da karara bağlayacaklarını açıklaması anlaşılamamıştır. Ne var ki, Anayasa’da ve Yasa’da bu yolda bir düzenleme bulunmamasına karşın bundan önce de, örneğin bir avukatın “türban”la ilgili bireysel başvurusunun bölümde değil, Genel Kurul’da karara bağlandığına tanık olunmuştur.

Ne var ki bu uygulamanın Anayasa’ya uygunluğu tartışılabilir.

AYM BARAJA İLİŞKİN YASA KURALININ İPTALİNİ GÖRÜŞEBİLİR Mİ?

Gündemi işgal eden önemli konuların başında gelen bu soruya olumlu yanıt vermek olanaklıdır.

Anayasa’nın 152. ve AYM Yasası’nın 40. maddelerinde, “bir davaya bakmakta olan” mahkemeye, “davada uygulanacak bir yasa kuralını Anayasa’ya aykırı görürse”, itiraz yoluyla AYM’ne başvurma yetkisi verilmiştir.

AYM’nin Genel Kurul olarak yerine getirdiği “yasaların Anayasa’ya uygunluk denetimi” kapsamındaki işlevi ile diğer mahkemeler gibi inceleyip sonuçlandırdığı başvuruları birbirinden ayırmak gerekir.

Bireysel başvuruları karara bağlayan bölümler, idari ve adli mahkemeler gibi işlev görmektedir. Dolayısıyla diğer idari ve adli mahkemeler gibi, AYM bölümlerinin de, bakmakta olduğu bir hak ihlali davasında uygulayacağı yasal kuralı, Anayasa’ya aykırı görürse, itiraz yoluyla AYM Başkanlığı’na iletme yetkisi olduğunda kuşku bulunmamaktadır.

Nitekim AYM geçmişte, parti kapatma davasına bakarken kendisinin diğer idari ve adli mahkemeler gibi bir yargı yeri olduğuna hükmetmiş ve Anayasa’ya aykırılığını saptadığı bir yasa kuralını, itiraz yoluyla AYM’ne taşımıştır. AYM önce, deyim yerinde ise, “asıl şapkasını” giyerek, yasal kuralı Anayasa’ya uygunluk incelemesine bağlı tutup iptal etmiş; sonra da “ikinci şapkasını giyip” parti kapatma davasını sonuçlandırmıştır.

Konumuz yönünden de durum aynıdır.

AYM’NİN SEÇİM BARAJINA YAKLAŞIMI

Milletvekili Seçimi Yasası’na yüzde 10 seçim barajı, 12 Eylül askeri darbesi sonucu oluşturulan Kurucu Meclis döneminde, 1983 yılında girmiştir. Bu özelliği nedeniyle yasal kurala ilişkin olarak, Anayasa’nın geçici 15. maddesi nedeniyle Anayasa’ya aykırılığı savıyla AYM’nde iptal davası açılamamıştır. Gerçi engelleyici geçici 15. madde kuralı 2001 yılında yürürlükten kaldırılmıştır; ancak yine de baraja ilişkin kural başka hukuksal nedenlerle AYM önüne getirilememiştir.

Ne var ki AYM, başka bir seçim barajına ilişkin yasa kuralı nedeniyle 1995 yılında verdiği bir kararda bu konudaki görüşünü net biçimde ortaya koymuştur.

Milletvekili Seçimi Yasası’nda (m.34) 1995 yılında yapılan bir değişiklikle, yüzde 10 “ülke seçim barajı” dışında, ona ek olarak bir de “seçim çevresi barajı” getirilmiştir.

AYM, Anayasa’nın amaçladığı “yönetimde istikrar ilkesi” için milletvekili seçimlerinde bir ülke barajı öngörülmüşken, ayrıca her seçim çevresi için yeni bir barajın getirilmesini “temsilde adalet” ilkesiyle bağdaşmaz bulmuş ve seçim çevresi barajını iptal etmiştir.

Ne var ki AYM, aynı maddedeki "...33 üncü maddede belirtilen yüzde onluk ülke barajını aşmış olan..." sözcüklerinin iptal istemini ise;

“Seçim sistemlerinin anayasal ilkelere ödünsüz uygunluğu yanında kimi zorunlu koşulları içermesi kaçınılmazdır. Sistemin doğasından kaynaklanan ve yüzdelerle konulan barajlar, ülke yönünden, seçme ve seçilme hakkını sınırlayıcı, olağandışı ölçülere varmadıkça uygulanabilir, kabul edilebilir ve aykırılığından söz edilemez belirlemelerdir. Yasama organının anayasal çerçeveye bağlı kalarak takdir ettiği sınırlama ve aşırı sayılmayacak düzeydeki baraja rakam ve oran olarak elatmak, yargısal denetimin amacıyla bağdaşmaz. Kaldı ki yüzde 10'luk baraj yönetimde istikrar ilkesine uygundur ve temsilde adalet ilkesiyle de bağdaşmaktadır” gerekçesiyle reddedilmiştir. (AYMK., 18.11.1995 günlü, E.1995/54, K.1995/59 sayılı)

Yani AYM, dolaylı yoldan incelediği yüzde 10 ülke barajını Anayasa’ya aykırı bulmamıştır.

AYM’nin bu kez iptal istemi önüne getirilirse ne diyeceğini kestirmek kuşkusuz güçtür. Amacımız yalnızca geçmişten örnek vermektir.

AYM İPTAL KARARI VERİRSE

AYM yasa yüzde 10’luk ülke barajına ilişkin kuralı iptal ederse, bu hak ihlaline ilişkin bireysel başvuruyu nasıl etkiler?

Kanımızca, yüzde 10 barajının iptali ile, ortada seçme ve seçilme hakkı yönünden “bir ihlal” kalmayacağı için, AYM’nin bireysel başvuru konusunda “hak ihlali” kararı almasına gerek kalmayacaktır.

BİR YIL SORUNU

Anayasa’nın 67. maddesinde, “Seçim yasalarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz” denilmektedir.

Haziran 2015’te genel seçimler yapılacaktır. AYM iptal kararı verirse, seçimlere bir yıldan az süre kaldığından bu kararın 2015 genel seçimlerini etkileyip etkilemeyeceği tartışma konusudur.

Kanımızca, anayasal kuralın amacı, TBMM’nin, seçimlerden hemen önce seçim yasalarıyla oynamasını engellemektir. Anayasa’ya aykırılığı saptanan bir kuralla seçime gidilmesini hukuk devleti ve demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaştırmak olanaksızdır. Bu nedenle iptalin seçimlerde geçerli olacağını ve eğer seçim barajı iptal edilirse, “barajsız bir 2015 genel seçimleri yapılmasının” gerektiğini düşünüyoruz.

Bülent Serim

Eski Anayasa Mahkemesi Genel Sekreteri

Odatv.com

anayasa mahkemesi seçim barajı haşim kılıç arşiv