Duyguları paramparça ediyor... 2. Dünya Savaşı’ndan günümüze bir tesadüf

Elçin Demiröz yazdı...

Hiç ummadığı şekilde bir savaşın ortasında buldu milyonlar kendini… Her geçen gün içimizi daha da çok kıyan savaş haberlerine maalesef bir yenisi daha eklendi. Akılalmaz bir şekilde Mariupol’daki çocuk hastanesi bombalandı ve 17 yaralının dışında neyse ki herhangi bir can kaybı yaşanmadı.

Bu vicdansız saldırı, 2. Dünya Savaşı sırasında bu kadar şanslı olmayan Kopenhag’daki Shellhus bombalanmasında kaybettiğimiz 86’sı çocuk 120 masum sivilin kemiklerini sızlattı.

İşte bu çok acı hikayenin öyküsü tam da şu zamanlarda Netflix’te, Skyggen i mit øje” orijinal adıyla Savaşın Gölgeleri olarak, Danimarkalı yönetmen Ole Bornedal yönetmenliğinde 1 saat 47 dakikalık bir film olarak karşımıza çıkıyor. Tamamen gerçek olan bu hikaye, müthiş bir yönetmenlik başarısıyla izleyicinin kalbine adeta füze gibi saplanarak duygularını paramparça ediyor.

Duyguları paramparça ediyor... 2. Dünya Savaşı’ndan günümüze bir tesadüf - Resim : 1

FRANSIZ OKULU HEDEF ALINIYOR

Savaşın Gölgeleri, gerçek bir hikayeyi, Kopenhag’daki Gestapo karargahı olarak kullanılan Shellhus’un 21 Mart 1945’te bombalanmasını konu alıyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında Shellhus’u bombalamakla görevlendirilen İngiliz Hava Kuvvetleri’nden bazı bombardıman uçakları kazara Fransız okulunu hedef alıyor ve diğer savaş uçakları da gördüğü duman sebebiyle aynı yeri bombalayarak 86’sı çocuk olmak üzere aralarında öğretmen ve rahibelerin de bulunduğu 120 masum sivilin öldürülmesine sebep oluyor. Bu esnada Shellhus tamamen imha edilirken burada tutuklu 18 mahkum serbest bırakılıyor ve Nazilerin anti-direniş faaliyeti kesintiye uğrayarak bu saldırı bir İngiliz zaferi olarak tarihe geçiyor.

Danimarka Film Enstitüsü’nün bugüne kadarki en büyük yapım hibesini alan film, savaşın açtığı yaraları çocukların ve ailelerin gözünden anlatarak makinelere karşı masumiyetin hikayesini hiçbir sos kullanmadan yalın bir gerçeklikle ekrana aktarıyor.

Düğüne giden 3 genç kızın bir araçta yanlışlıkla vurulmasıyla başlayan film, bunu gören ve gördükten sonra bir daha konuşamayan Henry adlı bir çocuğun hikayesini, daha sonra yanına gönderildiği arkadaşı Rigmor ve onun vasıtası ile arkadaş olduğu Eva’ya bağlarken; hain olmak istemeyen bir HİPO haydudu Frederik ve dünya yorgunu masumlarla mücadele ederken inancını da sorgulayan Rahibe Teresa’nın katılmasıyla daha da güçleniyor. Sivillerin vurulduğunu farklı ortamlarda deneyimleyen iki çocuk Henry ve Eva aslında tüm film boyunca travmalarını şifalandırmaya çalışıyor. Ancak savaşın zorluklarından ötürü Tanrı’yı sorgulama noktasına gelen öğretmenleri Rahibe Teresa’nın nüanslı dönüşüyle ise mücadeleleri başka bir gerçekliğe taşınıyor.

Duyguları paramparça ediyor... 2. Dünya Savaşı’ndan günümüze bir tesadüf - Resim : 2

Başrollerini Fanny Bornedal, Alex Høgh Andersen, Bertram Bisgaard, Ella Josephine Lund Nilsson ve Ester Birch Beck’in paylaştığı yapım 2. Dünya Savaşı’nın görüntülerini ve seslerini alışılmadık bir perspektiften yakalayarak, duygusal güç ve ham şiddetle oldukça trajik bir olaya ışık tutmuş. Bunu yetenek, tutku ve iç görü ile mükemmel görseller, lirik bir müzik, çoğunlukla çocuklardan oluşan bir kadrodan muazzam bir performans çıkararak yakalıyor. Senaryo, aksiyona odaklanma eğiliminde olsa da karakterler titizlikle işlendiği için yapımı sadece bir bombardıman tekdüzeliğinde bırakmıyor. Hikayenin genç karakterlerin perspektifinden açılmasına izin vererek izleyiciye olay yerinden genişleyen bir bakış açısı sunuyor. Aynı zamanda senaryosunu da kaleme alan yönetmen Bornedal şiirsel gözüyle, savaşın kasvetli döngüsünü bir tahterevallide tutabilmeyi ve duygudan uzak, şiddetli savaş ortamının yarattığı karanlığı, çocukların masumiyetiyle aydınlatmayı çok iyi başarıyor. Eleştirmenler Savaşın Gölgeleri’ni Bornedal’ın şimdiye kadarki en güçlü filmi olarak gösterirlerken yapımın en büyük başarısının, net bir kötü adama yıkılmayan trajedinin savaş ve savaşın yarattığı gerçeklik ekseninde işlenmesindeki objektivitesi olduğunun altını çiziyorlar.

Duyguları paramparça ediyor... 2. Dünya Savaşı’ndan günümüze bir tesadüf - Resim : 3

İlk kez 2021’nin Eylül ayında izleyiciyle buluşan yapımın da anlattığı gibi dünyanın neresinde olursa olsun savaşın neden olduğu hasar unutulmaz ve sonsuzdur. Bugün, Rusya – Ukrayna savaşının en kritik günlerinde, Savaşın Gölgeleri vasıtası ile anımsadığımız şey, sonucu ne olursa olsun hiçbir savaşın kazananı olmadığı gerçeği. Savaş uzak veya yakın, içinde ya da dışında milyonlarca insanın hayatında hatta hafızasında, kendini her daim hatırlatacak bir iz bırakmayı acı da olsa başarıyor.

Vücuda isabet eden bir mermiden de kötüsü birkaç günde hayatları dağılmış milyonlarca çocuğun, kadının, adamın, annenin ve babanın sönen umudu.

Evet, savaş en çok umudu hedef alır ve umut yarındır. Barış dolu yarınlara…

Elçin Demiröz

Odatv.com

KISA II. DÜNYA SAVAŞI TARİHİ KİTABINI SATIN ALMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Duyguları paramparça ediyor... 2. Dünya Savaşı’ndan günümüze bir tesadüf - Resim : 4
Elçin Demiröz