2 Bakan ve 1 Müsteşar “darbeci” olmaktan nasıl kurtuldu

Müyesser Yıldız yazdı

İstanbul'da devam eden Cumhuriyet Gazetesi davası sayesinde iddianamelerin hal-i pür melalini konuşmaya başladık.

Savcılar, Akın Atalay'ın bir inşaat işi için ödeme yaptığı parkecinin oğlunun FETÖ'cü olduğunu tespit etmiş... Güray Öz'ün pide siparişi verdiği pideci hakkında soruşturma varmış... Kadri Gürsel'i arayan veya ona mesaj atanlarda ByLock çıkmış...

Ne titiz bir iddianame!..

“Savcılar hem aleyhte, tem lehte delilleri toplar” diye bilirdik. “FETÖ” kumpasları sayesinde “lehte delil toplama” işini unutalı çok oldu.

Bari “aleyhteki” deliller dörtbaşı mamur, sağlam olsa!..

Cumhuriyet benzeri ve beteri ya da özenle ayıklanmış öyle “deliller” var ki!..

ÜSSE AİLE BOYU GİDEN DARBE

İşte bunlardan biri; ay başında görülmeye başlanacak olan Akıncı davası iddianamesinden bir bölüm. Aylardır okuyorum, neresinden nasıl tutacağımı bilemedim.

Akıncı davasında yönetici kadrosu içerisinde yargılanması beklenen Hava Kuvvetleri Komutanlığı eski Plan Prensipler Daire Başkanı eski Tümgeneral İdris Aksoy'yla ilgili bölüm bu. Önce hakkındaki suçlamaların özeti:

- Bir “mahrem imam”, Aksoy'u fotoğrafından teşhis etmiş, 2014 yılında Cemaat evine giderken görmüş. Akşam saatleriymiş ve başında şapka varmış. Ama yüzü pütürlü olduğu için kolaylıkla tanımış.

- Dayısı ve dayısının çocuklarının bazı FETÖ yöneticileri ile görüştüğü tespit edilmiş.

- Mayıs'tan itibaren ve darbe gecesi İngiltere ile ABD'deki bazı telefonlarla yoğun görüşmeler yapmış.

- Darbe görevlendirme listesinde, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı olarak gözüküyormuş.

Tüm davalarda tanıklar ve gizli tanıklarla ilgili şüphe ve tartışmalar malum... Görevlendirme listelerinde adı olup, tutuklanmayan hatta terfi ettirilenlerin olduğu da...

Akrabalar meselesi; Suçun şahsiliği bir yana, avukatları Aksoy'un söz konusu akrabalarını 20 yıldır görmediğini, ayrıca 89 yaşındaki dayının şizofren olduğunu savunuyor. Ki, iddianamede Aksoy'un bunlarla görüştüğüne dair bir tespit de yok...

Ancak konumuz bunlar ve Aksoy'un “FETÖ'cü ve darbeci” olup olmadığı değil, darbe gecesindeki telefon trafiğinin iddianameye yansıması.

Bundan önce ise Aksoy'un darbe günü nerede, ne yaptığını anlatmamız gerekiyor:

Aksoy, milli uçak gemisi başta olmak üzere hava savunma projelerinin başında bulunduğu için Savunma Sanayi Müsteşarlığı'nın yanısıra dış ülkelerle ilişkileri yoğun bir isimdir.

Nitekim 10-15 Temmuz arasında da Milli Savunma Bakan Yardımcısı Şuay Alpay ve Savunma Sanayi Müsteşarı İsmail Demir'le birlikte Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nı temsilen İngiltere Londra'daki Uluslararası Havacılık Fuarı'ndadır.

14 Temmuz'da dönecektir, ama bir başka projeyi yerinde incelemesi için görevi bir gün daha uzatılır, ertesi gün 12.30'da Londra'dan hareket eder ve 17.40'ta İstanbul'a iner.

Niyeti, o meşhur düğüne katılmaktır. Trafik yoğunluğundan yetişemeyeceğini düşünerek, Erdek'teki ağabeyinin yanına bıraktığı 3 kızını görmek, hafta sonunu orada geçirdikten sonra onları da alıp Ankara'ya dönmek üzere deniz otobüsüyle Bandırma'ya hareket eder ve 21.30'da buraya varır. Kendisini karşılayan ağabeyi ve kızı ile saat 22.15'te de Erdek'e gider.

Darbe teşebbüsünden, Savunma Sanayi Müsteşar Yardımcısı Celal Sami Tüfekçi'nin WhatsApp'tan yazdığı mesajla haberi olur. Bilgisi olmadığını, araştıracağını söyler. Saat 22.30'da diğer Savunma Sanayi Müsteşar Yardımcısı Köksal Liman arayıp, ne olduğunu sorar. Aynı cevabı verir.

Saat 22.42'de ise bizzat Savunma Sanayi Müsteşarı İsmail Demir arar.

Telefon trafiğinin yoğunlaşması üzerine Aksoy saat 23.43'te Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal'ı arayıp, emrini sorar. Verilen emri Ünal'ın ifadesinden okuyalım:

“Erdek'te izinde bulunan Aksoy beni arayarak, bir emrim olup olmadığını sordu. Ona da aynı şekilde, en uygun vasıtayla Eskişehir'e hızlı bir şekilde gitmesini emrettim.”

Sonraki trafik;

Aksoy, 1. sicil amirini, ardından yeniden Hava Kuvvetleri Komutanı Ünal'ı arar. Ünal rahat konuşamaz ve telefonu hemen kapatır.

Saat 00.17'de Savunma Sanayi Müsteşarı Demir yeniden arar, “Ankara üzerinde uçan uçakları nasıl kontrol edebiliriz?” diye sorar. Aksoy, Eskişehir'deki Harekat Merkezi'ni arar, aldığı bilgiyi Demir'e aktarır.

Ardından İstanbul'daki düğünden Eskişehir'e gitmek üzere yola çıkan Korgeneral Nihat Kökmen'i arar. Kökmen, Bandırma 6'ıncı Jet Üssü Komutanı Tuğgeneral Rüştü Çelenk'in de düğünde olduğunu belirtip, Aksoy'dan bu üsse gitmesini ister. Aksoy bunun üzerine Çelenk'i arayıp, üsse gideceği bilgisini verir. Çelenk de üssü arayıp, Aksoy'un geleceğini bildirir. Üs Komutan Vekili, Aksoy'u arayıp, araca ihtiyacı olup, olmadığını sorar. Aksoy, kendi aracıyla geleceğini söyleyip, kızı, ağabeyi ve yengesiyle saat 01.00'de üsse gider. Darbe mesajlarından da buradaki komutanların verdiği bilgiyle haberdar olur.

Burada gece boyunca çeşitli görüşmeler yapan Aksoy ertesi sabah 07.30'da Eskişehir'deki Harekat Merkezi'ne gider. 17 Temmuz'a kadar burada görev yapar. Daha sonra Hava Kuvvetleri Komutanı Ünal'ın emriyle Ankara'ya karargâha döner. 19'unda da görevlendirme listesinde adı olduğu gerekçesiyle gözaltına alınıp, tutuklanır.

ABD'DEN GELEN İLGİNÇ CEVAPSIZ ARAMALAR

O gece ve sonrasında Aksoy ve Savunma Sanayi Müsteşarı İsmail Demir'le tam 11 kez görüştüğüne, Aksoy'un avukatlarının isteği üzerine Demir'in de verdiği yazılı beyanda bu görüşmeleri kabul ettiğine (Savcılar Demir'in tanık olarak dinlenmesi taleplerini kabul etmedi) dikkat çekip, yurt içi telefon trafiğine ara verip, ABD ve İngiltere ile görüşmelerine bakalım.

İddianamede, Aksoy'un 5 Mayıs'tan itibaren yaptığı büyük bölümü AB ve İngiltere ile olan tüm yurtdışı görüşmelerinin HTS kaydı yer alıyor. Bu görüşmeler hava savunma projeleri ve fuarlarla ilgili midir bilinmez, ama avukatları darbe gecesi “ABD'yle 9 kez görüştü” denilen telefonların bir kaçının FETÖ kumpasıyla TSK'dan ayrılmış bir emekli askerle yapılan görüşmeler, diğerlerinin ise kime ait olduğunun tespit edilemeyen, ancak google, voice, skype gibi internet üzerinden sesli görüşme yapma hizmeti veren bir şirkete ait ve cevapsız aramalar olduğunu öne sürüyor.

Savcıların yapması gereken görevi yapan avukatların, İngiltere'den mesaj atılan telefonun ise bu ülkenin Savunma Bakanlığı'na ait bir telefon olduğunu öğrendiğini de kaydedelim.

İKİ BAKANLA TAM 36 GÖRÜŞME NEREDE

İddianamede İdris Aksoy, şöyle suçlanıyor:

“Şüphelinin darbeye teşebbüs faaliyetinin hemen öncesinde gittiği ülkeler, yaptığı uluslararası telefon görüşmeleri de dikkate alındığında, darbenin başarılı olabilmesi için farklı ülkelerde bulunan örgüt mensuplarıyla irtibatı ve koordinasyonu sağladığı, şüphelinin darbe faaliyeti sırasında Bandırma'da bulunduğu, Sayın Cumhurbaşkanına suikast girişiminin organize edildiği İzmir Çiğli Komutanlığı, Muğla Dalaman havalimanı ile telefon irtibatı kurduğu, İstanbul ve Ankara'daki darbe faaliyetlerini takip etmek için telefon görüşmeleri yapığı, Malatya, Adana, Kocaeli ve Eskişehir illeriyle görüşmeler yaparak, darbenin başarılı olabilmesi için koordinasyon faaliyeti yürüttüğü, şüphelinin darbe faaliyetinin yönetilmesinde ve organizasyonunda görev aldığı, şüphelinin darbe faaliyetini yönetip bu şekilde iştirak ettiği ve şüphelinin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü yöneticisi olarak atılı suçları işlediği şüpheli savunması, taraf beyanları, MASK raporu, HTS analiz raporu, yurtdışı giriş çıkış analiz raporu, telsiz konuşma kayıtları, adli sicil ve nüfus kaydı ile tüm dosya kapsamında anlaşılmıştır.”

Aksoy'un Bandırma'daki Üsse nasıl ve niye gittiğini aktardık.

Burada yaptığı telefon görüşmeleriyle “darbe faaliyetlerini organize ettiği” öne sürüldüğüne göre, Aksoy'un o geceki telefon trafiğinin en önemli bölümü ile sözkonusu üsleri niçin ve kimlerin isteği üzerine aradığına bakalım.

Aksoy'un o gece telefonla görüştüğü askerlerin büyük bölümünün halen görevde bulunan Orgeneral Ümit Dündar, Korgeneraller Ziya Cemal Kadıoğlu, Nihat Kökmen, Fatih Sert gibi isimler olduğunu belirtip, devam edelim:

İddianamedeki HTS kayıtlarında yok, ama avukatlarının Telekom'dan aldığı 15 Temmuz-19 Temmuz arası görüşme kayıtlarına göre, Aksoy'un o gece görüştüğü diğer isimler şöyle:

- 00.53: Bilim Teknoloji ve Sanayi Bakanı Faruk Özlü arar.

- 01.55: Milli Savunma Bakanı Özel Kalem Müdürü Ahmet Akyol arayıp, Bakanın bilgi istediğini söyler.

- 02.18: Özel Kalem Müdürü Akyol yeniden arayıp, Bakan Fikri Işık'ın arayacağını bildirir.

- 02.30 Bakan Işık arar.

Böyle uzayıp giden, o geceden 19 Temmuz'a kadar karşılıklı cevaplı-cevapsız; Dönemin Milli Savunma Bakanı Fikri Işık'la tam 23, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü'yle de tam 13 bağlantı var.

Ne görüşüyorlar?

Aksoy'un ifadesine göre, Bakanlar Cumhurbaşkanın emri olduğunu, Ankara'daki uçakların nasıl vurulacağını soruyorlar. O da kendisinin komuta kontrol yetkisinin bulunmadığını, yetkinin Eskişehir'de olduğunu belirtip, buradaki tüm komutanların telefonlarını bakanlara veriyor. Ayrıca söz konusu komutanlara ulaşıp, Bakan'ın kendilerini arayacağını haber veriyor. Bu arada pistler bakımda olduğu için 6. Jet Üssü'nde hiçbir uçak bulunmadığından diğer üsleri arayıp, Ankara'daki uçakların engellenmesi konusunu görüşüyor.

Korgenerallar Nihat Kökmen ile Ziya Cemal Kadıoğlu'nun tanık sıfatıyla verdiği ifadeler de Aksoy'u doğruluyor. İşte o ifadeler:

Kökmen: “Saat 03.30'de beni yeniden aradı. Bana kendisini Milli Savunma Bakanlığı'ndan aradıklarını, bir kalkışma olduğunu, bununla ilgili olarak ne yapılıyor, siz ne yapabilirsiniz şeklinde sorular sorulduğunu, kendisinin de konum itibarıyla bundan sorumlu olmadığını ve arayanları sizlere yönlendirdim şeklinde şeyler söyledi... Ben onun telefonundan sonra kalkışma olduğunu kavrayabildim.”

Kadıoğlu: “Şunu da hatırlıyorum, saat 01.48'de Korg. Kökmen'i arayarak, Milli Savunma Bakanımızın bizi telefonla arayacağını iletti. Bir müddet sonra da Milli Savunma Bakanı aradı.”

03:18 VE 03:31'DE İZMİT'TEN SİNYAL VEREN TELEFON KİMİN?

“İddianamede bu telefon görüşmelerinin hiçbirisi yok” dedik. Acaba neden?

Telekom'un verdiği kayıtlar yanlış olabilir mi? Belki.

Lâkin, iddianamedeki HTS analiz raporunda bir kayıt var.

Aksoy'un, “Saat 03:18 ve 03:31'de Milli Savunma Bakanlığı adına kayıtlı İzmit/Kocaeli baz istasyonunu kullanan 0506 .... ... .. nolu telefonu” aradığı...

Bu numara kimin mi? Bakan Fikri Işık'ın.

İyi de iki bakan ile Savunma Sanayi Müsteşarı ve yardımcılarıyla yapılan görüşmelerin niye hiçbirisi yok da sadece bu var? Dikkatsizlik, fire veya Aksoy'un darbe teşebbüsünün bastırılacağı anlaşıldıktan sonra hükümet yetkilileriyle irtibat kurduğu izleniminin verilmek istenmesi mi?

Sebep nedir bilinmez, ama diğer iddianamelerin aksine sanki burada HTS kayıtlarıyla ilgili “ciddi ve özel” bir çaba gösterilmiş gibi.

Aksi halde, bir “darbeciyle” bu kadar yoğun telefon trafiği yüzünden iki bakan ve 1 Müsteşar da “darbe faaliyetlerini organize etmekle” suçlanmaz mıydı?

Müyesser Yıldız

Odatv.com

bakan müsteşar darbe arşiv