19 Kasım 2002'de verdiği sözü tutmadı

Ne zaman sıkışsalar, tökezleseler geçmişte ne kadar “mağdur” edildiklerini anlatıp, “biz zenciyiz” diye ağladılar. Daha geçen gün Kayseri mitinginde...

Ne zaman sıkışsalar, tökezleseler geçmişte ne kadar “mağdur” edildiklerini anlatıp, “biz zenciyiz” diye ağladılar.

Daha geçen gün Kayseri mitinginde şunları anlattı:

"Bütün Anadolu, bütün Trakya şehirleri gibi Kayseri'yi de aşağıladılar... Bunlar ne diyor biliyor musunuz? 'Biz okumuş insanlarız, biz sanatçıyız, biz sermayedarız, biz yazarız, biz imtiyazlıyız, biz her şeyden anlarız, bizim oyumuzla Kayseri'deki Ahmet'in Mehmet'in çobanın oyu bir olmaz' diyorlar. Kendilerine halk diyenler, ne yazık ki işte şu muhteşem birlikteliğe 'bidon kafalı' diyorlar, 'göbeğini kaşıyan adam' diyorlar, 'makarnaya, una, kömüre, oyunu satan adam' diyorlar, 'koyun' diyorlar. On yıllar boyunca bunu yaptılar... On yıllar, boğaza karşı viskilerini içtiler ve Çankaya'da sefa sürdüler. Geri kalan herkesi aşağıladılar, horladılar. Siz okuyamazsınız, başörtülerinizle okullara gelmeyeceksiniz, dediler. 'Siz üretemezsiniz, biz üreteceğiz' dediler. 'Tekel olacağız, bizim ürettiğimizi, bizim istediğimiz fiyata tüketeceksiniz' dediler. 'Siz vali olmayacaksınız, kaymakam olmayacaksınız, bürokrat, sanatkar olmayacaksınız, siz bilimden, estetikten, mimariden anlamazsınız, sizden cumhurbaşkanı olmaz' dediler. Oldu mu? 'Sizden muhtar bile olamaz, artık muhtar da olamazsınız' dediler. Oldu mu?... 'Siyasete, ekonomiye, bürokrasiye, diplomasiye asla yanaşmayacaksınız' dediler. 'Yoksulsunuz, yoksul kalacaksınız' dediler. 'Köylüsünüz, köylü kalacaksınız' dediler. 'Halksınız, sadece idare edileceksiniz' dediler. 'Siz koyunsunuz, biz sizi güdeceğiz' dediler."

Bunları kim yaptı, kim söylediyse neden yakasına yapışıp, artık bu hesabı kapatmazlar? Birkaç kişinin sözleri, milyonlara mal edilip de bu kin ve düşmanlık daha ne kadar ve nereye kadar körüklenecek?

Oysa AKP 3 Kasım seçimlerinden “zaferle” çıktığında, 19 Kasım 2002’de şöyle söz vermişti:

“Son yıllarda ülkemiz çok zaman kaybetti. Değerlerini, birikimlerini kaybetti ve geriye gitti. Ülke olarak, topyekun bu kayıplarımızı giderip, çok kısa bir zamanda büyümeye geçmeliyiz. Sakın içinizden hiçbiriniz; ‘ama bunun sorumlusu biz değiliz ki’ diye düşünmesin. Belki, dün bunu söylemeye hakkımız vardı. Ama artık yok. Çünkü bugün bizler Yasama ve yürütme olarak sorumluluk mevkiindeyiz. Hizmet noktasındayız. Üretme makamındayız... Artık bizim, ne olumsuzlukları, ne geri kalmışlığı, ne açlığı ve işsizliği başkalarına yüklemeye; Ne de ‘enkaz devraldık’ diyerek kendimizi avutmaya hakkımız yok. Nasıl bir Türkiye devraldığımızı halkımız biliyor... Bizim kişisel kaprisler, gelip geçiçi mevki ve makamlar için milletimize hizmet sevdasından geri kalmak gibi bir lüksümüz yoktur. Biz küçük duygusallıklarla yola çıkmadık...”

El insaf!.. 10.5 yıl geçti... Bu mağdur edebiyatı, kin, öfke ve duygusallıklarla ülkeye, millete daha ne kadar zaman kaybettirilecek?

Müyesser Yıldız

Odatv.com

arşiv