Gazetelerin öldüğünde yazmadığı koca yürekli dev

Şeref Düzyatanlar yazdı...

Gazetelerin öldüğünde yazmadığı koca yürekli dev

Geçtiğimiz günlerde ölüm yıldönümüydü “Gül gibi zabıta dururken kızını çöpçüye veren” o asil adamın. Bugün bile dillerde pelesenk olan “İki yüzlük bir de horoz. Hem de iri. 40 yıllık katır oldu qatre” repliklerinin sahibi şair, ressam, oyuncu, senarist, yönetmen Mehmet İhsan Yüce’nin ölümün üzerinden tam 31 sene geçmiş.

23 Ocak 1929 yılında Dağıstan göçmeni Kafkas bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelir İhsan Yüce Elazığ’da. Sonra ailesiyle birlikte taşındığı İzmir’de eğitimine devam eder. Sırasıyla İzmir Atatürk Lisesi ve İktisadi ve Ticari İlimler Akademisinde okur. Okulu bitince özel şirketlerde muhasebecilik yapmaya başlar. Aradığını bu işlerde bulamayan usta en sonunda tiyatroya yönelir. Tabi bu yöneliş onu Türk sinemasında anıtlaşmış isimlerden biri yapacaktır ama o bunu şimdilik bilmemektedir.

1952 yılında İzmir Halk ve Çocuk Tiyatrosu ile ilk sahne tozunu burada yutar. Beş sene sonra ise ilk ciddi tiyatro oyunu “Akın” adlı oyun olmuştur İhsan Yüce’nin. Sonrasında “Bizim Tiyatro” ekibini kurar ama bu ekibin ömrü bir sene gitmez. İzmir’de turnede tanıştığı Lale Oraloğlu’nun ekibi olan Oraloğlu Tiyatrosuna katılır ve iki senede bu ekiple çalışır.

Sadece ev kiramı ödeyebilmek için girdim sinemaya diyeceği beyaz perde yolculuğu ise “Altın Yumru” filmi ile başlar. Peşinden kurduğu Aslıer Film şirketi ile beyaz perde yolculuğuna devam eder usta. Türk sineması ona kült filmler kazandıracak bu büyük ismi daha tam anlamıyla tanımış değildir. Senarist olarak ise ilk filmi “Hayat Cehennemi”dir.

EMEKÇİLER SAYESİNDE BUGÜN BURALARDA

Ona Antalya Altın Portakal film festivalinde en başarılı erkek oyuncu ödülünü getiren film ise Derya Gülü isimli film olmuştur. Kemal Sunal’ın oynadığı 60 filmde onun kaleminden çıkmıştır. Kibar Feyzo’nun Hacı Hüso’su, Sefil Bilo’nun Sivan’ı İhsan Yüce 1991 yılında Salacaktaki evinde senaryo yazarken geçirdiği kalp krizi sonucu vefat eder. Bugün bile birçok insanın fotoğrafını görmeden tanımadığı, gazetelerin öldüğünde yazmadığı bu koca yürekli dev Karacaahmet’teki mezarlığında yatmaktadır. Sinema uğruna çoğu zaman kirasını ödeyemeyen, hakkını bir türlü alamayan o güzel gülüşlü İhsan Yüce’yi onun gibi mizah yazma uğraşı veren ben kendi adıma minnet ve şükranla anıyorum. Türk sineması sizler gibi emekçiler sayesinde bugün buralarda, ışıklar içinde uyu usta.

Efendim yine geldik bu haftaki yazımızın sonuna. Bu hafta biraz duygusal oldu maruz görün, onu da böyle değerli isimleri unutturmama çabamıza verin derim. Neyse ben “Ateş Başı” hikâyemi anlatıp çekileyim size de mutlu ve keyifli bir hafta sonu geçirmenizi canı gönülden dileyeyim.

Doktorun biri akıl hastanesini gezerken önüne çıkan ilk hastayı çekip birkaç soru sorar. Birkaç soru sonra “Tek kulağını kesersem ne olur” deyince hasta canım yanar diye cevap verir. Doktor elindeki kâğıtları işaretleyip “Peki iki kulağını kesersem ne olur” der. Hasta bu kez göremem diye cevap verir. Doktor bu cevabı da işaretleyip giderken “çok ilginç bir yaklaşım, demek göremez” deyince soruyu cevaplayan hasta yanındakine “Bu adam da bizi deli sanıyor. İki kulağımı keserse ben gözlükleri nereme takıp çevreyi göreceğim” der.

Haftaya görüşmek üzere sevgi ve saygılarımla…

Şeref Düzyatanlar

Odatv.com

Gazetelerin öldüğünde yazmadığı koca yürekli dev - Resim : 1
ihsan yüce