Erdoğan'ın "var" dediği 122 milyar dolar nerede

Erdoğan'ın Merkez Bankası'yla ilgili açıklamalarına değinen Alaattin Aktaş, rezervlerin izini sürdü.

Erdoğan'ın "var" dediği 122 milyar dolar nerede

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Birilerinin sürekli nerede diye sordukları Merkez Bankası rezervleri 122 milyar dolara ulaştı” açıklamasını yaptı.

Dünya Gazetesi yazarı Alaattin Aktaş da “122 milyar rezerv kur artışına karşı niye kullanılmıyor” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

“EN CAN ALICI SORU; YOKSA KULLANILABİLİR NİTELİKTE 122 MİLYAR REZERVE SAHİP DEĞİL MİYİZ”

Aktaş, yazısına şu sorularla başladı:

Merkez Bankası'nın 122 milyar dolar olduğu belirtilen rezervi akla bir dizi soru getiriyor:

Böylesine büyük bir rezervi kur artışını frenlemek için niye kullanmıyoruz?

Merkez Bankası ‘büyük ağabey’ olarak müdahale etse kur artışı önlenmez mi?

Yoksa biz aslında kurun artmasını mı istiyoruz?

Ve en can alıcı soru; yoksa kullanılabilir nitelikte 122 milyar rezerve sahip değil miyiz?

En son söylenecekleri en başta söyleyip detaya öyle girelim... Birinci olasılık; Merkez Bankası’nın 122 milyar dolara ulaştığı söylenen döviz rezervi kur artışına karşı kullanılmadığına göre aslında bu boyutta ‘kullanılabilir rezerv’ yok.

İkinci olasılık; dövizin artmasından rahatsızlık duyulmuyor, aksine belki de artması isteniyor.

Üçüncü bir olasılık var mı?”

“HERKES MERKEZ BANKASI’NIN ELİNİ GÖRÜYOR, GÜCÜNÜ BİLİYOR”

Merkez Bankası niye yapar, ne yapar?” diye soran Alaattin Aktaş yazısını şöyle sürdürdü:

“Merkez Bankası döviz kuruna faize dokunmaksızın iki temel müdahalede bulunur.

Birincisi, kurun çok artmasını önleme amaçlıdır. İkincisi de kurun çok gerilemesini engellemeye dönüktür. Döviz kurundan keskin dalgalanmalar istenmez çünkü.

Merkez Bankası’nın elinde bu iki amaca hizmet etmek üzere kullanabileceği iki döviz operasyonu yöntemi vardır. Geçmişte bu operasyonlara başvurulmuştur.

Bunlardan biri dövize doğrudan müdahaledir. Merkez Bankası bankalararası piyasaya içinde bulunulan duruma göre alıcı ya da satıcı olarak girer. Merkez Bankası burada çok büyük tutarlı işlem yapmasa bile büyük oyuncu olduğu için piyasa genellikle kısa sürede sakinleşir. Geçmişte bunun örnekleri görülmüş; çok küçük tutarlı işlem yapmış olsa dahi Merkez Bankası’nın varlığı piyasanın bir anda daha dingin bir hal almasını sağlamıştır. Şu dönemde böyle bir müdahaleye girişilmek istense aynı sonuç elde edilebilir mi, çok tartışılır tabii ki. Çünkü herkes Merkez Bankası’nın elini görüyor, gücünü biliyor.

Merkez Bankası son döviz alım müdahalesini 15 Şubat 2006, son döviz satım müdahalesini ise 23 Ocak 2014’te gerçekleştirdi. Merkez Bankası piyasaya müdahale ettiğini o gün açıklar, tutar ise müdahale tarihinden 15 işgünü sonra duyurulur.”

“İHALE YOLUYLA ALIP SATTIĞI DÖVİZ TUTARI, SON DÖNEMİN 128’İNİN YANINDA ÇEREZ KALIR”

Aktaş yazısını şöyle sürdürdü:

“Merkez Bankası’nın dövize ilişkin ikinci müdahale yöntemi ihaleler yoluyla yaptığı alım ya da satımdır. Bu uygulamada tutar daha önceden ilan edilmek kaydıyla alım ya da satım ihaleleri düzenlenir ve en uygun fiyatı, yani kuru teklif eden bankalar döviz alır ya da satar.

Merkez Bankası son döviz alım ihalesini 22 Temmuz 2011’de, son satım ihalesini ise 27 Nisan 2016’da gerçekleştirdi.

Merkez Bankası’nın müdahale ve ihale yoluyla alıp sattığı döviz tutarı, son dönemin 128’inin yanında çerez kalır.

Dileyen müdahale ve ihale yöntemine konu döviz tutarını Merkez Bankası’nın web sayfasında bulabilir. Bu ifade aslında ne kadar önemli. Merkez Bankası’nın web sayfasında bulunabilecek veri setinden söz ediyoruz. Oysa Merkez Bankası bilançosunu çok iyi okuyan üstatlar olmasa, 128’i değil web sayfasında görmek, öğrenemeyecektik bile.”

“YA BU KADAR REZERVİMİZ YOKSA”

“Yapılan açıklamalara bakılırsa Merkez Bankası’nın döviz rezervi 122 milyar dolara ulaşmış durumda. Çok büyük bir rezerv bu” diyen Aktaş, yazısını şöyle sürdürdü:

“Şimdi ana yazının girişinde vurguladığımız detaya dönelim. Elimizde bu kadar büyük bir rezerv var ama TL değer kaybetmeye devam ediyor. Şu soruya da kimse yanıt veremiyor:

‘Biz bu rezervi kötü günler için biriktirmedik mi, niye kullanmıyoruz?’

Döviz rezervini, hadi öyle bir zamanlar dile getirildiği gibi şak şak 10’ar milyar dolarlık satış yapıp eritmeyelim ama hiç olmazsa bu rezervle Merkez Bankası olarak piyasaya girip ortalığı sakinleştirelim. Piyasa “Büyük ağabey Merkez Bankası geldi, elinde 122 milyar doları var, ezer geçer bizi” diye korksun.

Sahi niye yapmıyoruz bunu?

“Zar zor biriktirdiğimiz 122 milyar doları eritecek büyüklükte bir talep var, karşılayamayız” diye kaygı duyuyor olabilir miyiz, hayır.

Öyleyse neden, hangi gerekçeyle bu dövizin bir kısmını, örneğin 15-20 milyar dolarını kullanıp da kurun artmasını önlemeye çalışmıyoruz?

Ya bu kadar rezervimiz yoksa!

Yine girişte belirttik ya, akla gelmiyor değil; ya elimizde aslında bu boyutta kullanabileceğimiz rezerv yok ya da dile getirmiyoruz ama kurun artmasını istiyoruz.

Tuhaf değil mi?”

CDS PRİMİ NEDEN YÜKSEK

“122 milyar dolarımız var ise borç ödeme riskimizin arttığına işaret eden CDS primi neden böylesine yüksek?” diye sonra Alattin Aktaş, yazısını şöyle sürdürdü:

“Yani yabancılar Türkiye’ye bakıp ‘Bunların 122 milyar rezervi var, borç ödeme riski olur mu’ diye yaklaşmaz mı, sahi niye böyle yapıyorlar? Yoksa bizim bu kadar rezervimiz olmadığını mı düşünüyorlar? İyi de niye öyle düşünüyorlar ki?

Gerçekten bu büyüklükte rezervimiz yok ama tam aksini dile getirip hem de en yetkili ağızlar tarafından 122 milyardan söz ediyorsak, bir dönem doğru olmayan ekonomik veriler açıklayan Yunanistan’ın durumuna düşmüyor muyuz? Kaldı ki Merkez Bankası’nın gerçek rezervi öyle gizlenebilir, ankete dayalı bir veri de değil ki. Merkez Bankası analitik bilançosu her gün, haftalık vaziyeti de adından belli her hafta yayımlanıyor.

Bir tarafta 122 milyar dolarlık rezervden söz ediliyor ama diğer yanda da net rezervin eksi 37.3 milyar dolar olduğu yazılıp çiziliyor.

Elinde “kemiksiz” 122 milyar doları olan bir Merkez Bankası piyasaya “büyük ağabey” olarak girip ortalığı yatıştırmaz mı? Niye yapılmıyor bu?

Kurun artmasının istenebileceğine ihtimal vermek ise olacak şey değil. Basit bir örnek... Petrol fiyatlarındaki artış artı kur artışı; işte sonuçta akaryakıtta feragat edilecek ÖTV kalmadı, zam başladı. Kullansak ya şu 122 milyarın bir kısmını, petrol fiyatlarındaki artışın kur artışıyla birleşip iyice darbe vurmasını önlesek.

Birileri izah etse ya, 122 milyar doları şimdi kullanmayacaksak ne zaman kullanacağız?”

SAKIN “UTANGAÇ” ARKA KAPI MÜDAHALESİ YİNE BAŞLAMASIN

Aktaş, yazısını şöyle bitirdi:

“Türkiye bir 128 gerçeği yaşadı. Ne yazık ki! Büyük bir ekonomik suç işlendi. Şimdi Ankara'da yine benzer iddialar gündemde.

128’in bir hata olduğunu varsayalım; değil de öyle varsayalım. Ama aynı hata bir kez daha yapılırsa tanım değişir, kesin suç olur. İddiaların gerçek olmadığını umalım.

Gücünüz varsa, yani söylenen kadar döviz rezerviniz varsa, Merkez Bankası’nın sitesinde ilan edebileceğiniz şekilde, mevzuata uygun olarak satış yapın, niye yaptınız diyen mi olur!

Ama arka kapıdan dolanarak, çitin üstünden atlayarak, birilerine haksız kazanç sağlayarak satış yapacakların, artık üç kere değil, beş kere düşünmesi gerek.

‘Elde satılacak döviz mi var’ diye düşünenler çıkabilir. Milyar dolarlardan söz edilmiyor zaten, ihtiyaca göre gün gelir birkaç milyon bile çok değerli olabilir!”

Odatv.com

rezerv merkez bankası Alaattin Aktaş