Türkiye'de de görünür olacaklar

Şeyda Taluk yazdı

Türkiye'de de görünür olacaklar

“Kolonoskopiyi, Trump’ın kendi konuşmasını sevdiğinden çok seviyorum,” diyecek kadar patavatsız bir adam. Amerikan siyasetinin çok renkli ama en zor siyasal danışmanlarından (Spin Doctor). Bill Clinton’a seçim kazandıran, kaba, gürültücü ve dobra tavrı nedeniyle bir çok meslektaşı tarafından pek de sevgiyle anılmayan bir Güneyli. James Carville, A.B.D. tarihinin güçlü adamlarından biri.

Hatırlayacağınız üzere, A.B.D.’nin 1992 Başkanlık Seçimleri’nde Baba Bush’a karşı aday olan Bill Clinton, zorlu bir sürece girmişti, kamuoyu yoklamalarında gerideydi. Strateji ekibi, seçmenin neye göre oy verdiğini tartışırken, kampanyanın başındaki Carville’in aklına birden şu cümle geldi: It’s the Economy Stupid! (Aptal Olma, Tabii ki Ekonomi!) Siyasal kampanyacılık tarihine geçen bu slogan, kampanyanın da stratejisini belirledi. Bush’un dış politika üzerine kurduğu iletişim stratejisine karşı seçmenlere kötü giden ekonomiyi, maaş ve ücretleri, işsizliği hatırlatmaları gerekiyordu. Böylelikle Bill Clinton seçimi kazandı.

SEVGİLİYKEN KARŞI KARŞIYA GELDİLER

İngilizcede bir deyim var, “Power Couple.” Çiftlerin ikisinin de çok güçlü olduğu ama birbirlerine de güç kattığı bir durum kısaca. Brangelina, Clintonlar ya da Cem ve Ümit Boyner gibi. Ve tabii Carville ile eşi Mary Matalin! Amerikan siyasal yaşamının en güçlü çiftlerinden, bir yandan da en azılı rakipleri.

Bu ikilinin en ilginç yanları, her ikisinin daha sevgiliyken karşı kampanyalarda çalışmak zorunda kalmaları. 1992 Başkanlık Seçimleri’nde Carville, Clinton’la çalışırken, Matalin de baba Bush’un danışmanlığını yapmıştı. Çiftin bu dönemlerini anlatan Herkes Haklı adlı kitapta tüm detaylarıyla tarafların gözünden bu süreç anlatılıyor. Kampanya sırasında ilişkilerine ara veren ve oldukça zorlu bir dönem geçiren çift, Clinton’un zaferinden hemen sonra da evlenirler.

Azılı bir Demokrat olan Carville’e karşı Matalin, uzun yıllardır Cumhuriyetçi Parti’nin stratejisti. Oğul Bush’a başkanlığı sırasında asistanlık yapan ve Yardımcısı Dick Cheney’nin de danışmanı olan Matalin, Bush ailesine yakınlığıyla biliniyor. Hırvat asıllı Matalin, Darth Vader, Dr. Strangelove gibi lakaplarla anılan Cheney’nin kara kutularından. Cheney gibi Amerikan derin devletinin önemli oyuncularından birinin yakınlarında yer almak, Clinton’un danışmanı ile evli olup başka bir güç odağını da göz hizasında tutmak, gerçekten büyük bir başarı. Matalin son derece azimli ve çalışkan bir kadın. Cheney ile profesyonel olarak çalışmadıkları zamanlarda bile hep arka planda ona destek verdi. 11 Eylül ve sonrasında, Irak Operasyonu’yla ilgili algı yönetiminin “kukla ustasıydı.”

Herkes Haklı kitabının giriş bölümünde Carville ve Matalin’in kampanyanın sonucuyla ilgili ilginç diyalogları yer alır. Carville, seçimi kaybeden eşinin üzüntüsüne tanık olmanın kendisini de etkilediğini ve kendini kötü hissettiğini belirtir. Bunun üzerine Matalin sorar: “Kendini daha çok mutlu mu yoksa kötü mü hissettin?” Karısının üzüntüsünün kendisini de üzdüğünü belirten Carville’e, Matalin şöyle söyler: “Doğruyu söylemek gerekirse, kendimi öylesine kötü hissettim ki senin mutluluğunu hissedemedim ve tabii ülkem adına çok üzüldüm.” Bunun üzerine Carville, Amerika adına sevindiğini ancak karısı için kendini kötü hissettiğini belirtir. Konuşma böyle sürer gider.

DANIŞMANLARINA SONSUZ GÜVEN

İdeolojik farklılıklara sahip iki iddialı danışmanın ilginç birlikteliği… Çiftin ilişkilerinden çok birbirlerine karşı gerçekleştirdikleri seçim kampanyası üzerine yoğunlaşan bu kitabı okurken, seçim kampanyalarının nasıl büyük bir ekip tarafında oluşturulduğuna tanık oluyorsunuz. Seçim kampanyalarını ateşi olmayan, sadece dumanı tüten yangın yerlerine benzeten Carville, bu işin hiç de kolay olmadığını birçok kez yineliyor kitapta. Dışarıda büyük bir ölçüde soğukkanlılıkla davranan ve ülkeyi idare edebileceğini herkese gösteren Clinton’un, arka cephede süre gelen sorunların, aksiliklerin, krizlerin danışmanları tarafından çözüleceğine güveni sonsuz.

Yine aynı kampanyada belki de A.B.D.’nin ilk kadın başkanlığına hazırlanan Hillary Clinton’un bir anda nasıl danışmanlar tarafından başkanlık kampanyasının en önemli figürlerinden biri haline getirildiğine tanık oluyorsunuz. O tarihlerde Amerikan halkı tarafından pek de sevilmeyen Hillary, Cumhuriyetçilerin en büyük hedeflerinden biri olmuştu. Kocası tarafından ezilmiş, müşfik ve fedakar anne Barbara Bush, halk tarafından kabul görürken güçlü, soğuk ve hırslı Hillary, çoğunluğa sevimsiz geliyordu. Nitekim Matalin, kitapta hedeflerinin Hillary’nin imajıyla uğraşmak olmadığını, ancak onun bu antipatik tarafına dikkat çekerek özellikle de Güney’de Clinton’un gücünü azaltmaya uğraştıklarını itiraf ediyor. Aynı Hillary, benim de içerisinde yer aldığım, 1998’de gerçekleşen başkanlık kampanyasında ön plana çıkarak, kocasını ve Demokratik Parti’yi büyük bir hezimetten kurtardı. Üstelik kampanyayı Güney eyaletlerinde birinde yaptığı etkileyici bir konuşmayla başlattı. İletişimin, hırsın ve çok çalışmanın gücü!

Carville tarafından Cumhuriyetçilere bir cevap niteliğinde hazırlanan “Biz Haklıyız, Siz Yanlış” adlı kitapta ise Clinton kampanyaları ve yönetimi süresince iletişim ekibinin nasıl da hızlı bir biçimde olayları ele aldığını, bunlara en kısa zamanda tepki verdiğini, gelişmiş siyasal refleksi en ince detaya kadar anlatıyor. Carville’in “hızlı ve hazır cevap” olarak tanımladığı bu ekip, Cumhuriyetçilerin Clinton’a yönelik tüm suçlama veya eleştirilerine en kısa zamanda cevap vererek, durumu kendi lehlerine çevirmede oldukça başarılı olmuşlardı. Bununla ilgili olarak “Savaş Odası” (Clinton’un kampanyası sırasında stratejik kararların alındığı, danışmanların toplandığı karargahına verilen ad, aslında fiziksel bir yer değil. Bazen bir otel odası, bazen de seçim otobüsü) belgeselini izlemenizi tavsiye ederim.

Cumhuriyetçilerin özellikle ekonomik kararlarıyla dalga geçen Carville, kitapta da kendi ekonomi kanunlarını açıklıyor: “Para sorun değil diyenler, çok parası olanlardır.” Yunanistan Başbakanı Konstantin Mitsotakis, Brezilya Cumhurbaşkanı Fernando Enrique Cardoso, Honduras Başbakanı Carlos Flores, İngiltere Başbakanı Tony Blair, Sao Paulo Belediye Başkanı Celso Pitta gibi daha birçok ünlü politikacıya da danışmanlık yapan Carville, 1999’te İsrail seçimlerinde Ehud Barak’a başbakanlık yolunu açan başarılı kampanyaya da imza attı.

TÜRKİYE’DE DE GÖRÜNÜR OLACAKLAR

Artık A.B.D. de hiç bir kampanyaya danışmanlık yapmayan Carville, uluslararası alanda çalışmaya, yorumcu olarak çeşitli televizyon programlarına katılmaya devam ediyor, eşi Matalin gibi astronomik ücretlerle konuşmacı olarak toplantılara katılıyor. Çiftin, geçtiğimiz yıllarda birlikte kaleme aldığı Aşk ve Savaş, 20 Yıl, 3 Başkan, 2 Kız Çocuğu ve Lousiana’da 1 Ev adlı kitaplarının yanı sıra Carville, 40 Yıl Daha Demokratlar: Demokratlar Nasıl Gelecek Nesilleri de Yönetecekler kitabını henüz yayınladı. Carville, Trump aleyhine çalışmaya devam ediyor. Matalin ise bu konuda fazlasıyla sessiz. Anlaşılan Derin Cumhuriyetçiler de Trump’dan hoşlanmıyor.

Artık A.B.D. kadar dünyanın çeşitli ülkelerinde de seçim kampanyaları, siyasetçilerin yarışından çok Spin Doctor adı verilen danışmanların gövde gösterisine dönüşmüş durumda. Neredeyse insanlar siyasetçilere değil de bu danışmanlara oy veriyor. Gelecekte Türkiye’de de benzeri danışmanların, algı yöneticilerinin fazlasıyla görünür olacağına emin olabilirsiniz.

Şeyda Taluk

Odatv.com

Türkiye'de de görünür olacaklar - Resim : 1

CLINTON şeyda taluk Türkiye seçim ABD spin doctor danışman bush arşiv