Nureddin Nebati'nin şifreleri

Ekonomiye yönelik anlaşılmayan açıklamalarıyla gündem gündem olan Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin değindiği hususların analizini eski Dış Ticaret Müsteşarlığı Yardımcısı Fikret Artan yazdı.

Nureddin Nebati'nin şifreleri

Değerli okurlar, 1997 yılı sonlarında Başbakanlıkta Müşavir konumunda çalışırken, bugünkü E-Devletin başlangıcı olan ve İdareyi Geliştirme Başkanlığının sorumluluğunda hazırlanan “Devletin Yeniden Yapılandırılması 2000 Projesi” hakkında naçizane benim görüşüm alınmıştı ve Bakanlar Kurulu’na yapılacak sunumda Müsteşar Sayın Yaşar Yazıcıoğlu’nun giriş konuşmasını da benim yazmam rica edilmişti.
Kendisine 10 yarım boy A4 kağıdına büyük puntolarla hazırlamış olduğum konuşma metnini verirken, brifing esnasında bu metinden ayrılmaması ve irticalen konuşmamasını istirham etmiştik. Eski Başbakanlık Binası Bakanlar Kurulu salonunda Başbakan rahmetli Mesut Yılmaz ve yardımcısı rahmetli Bülent Ecevit ile Bakanlar yerlerini aldıktan sonra, Sayın Yaşar Yazıcıoğlu brifinge başladı.
Bilgisayarın başında elimde lazer pointer ile ekrana verdiğimiz slaytları takip ederken, birkaç sayfadan sonra Sayın Yaşar Yazıcıoğlu konuşma metninden ayrıldı ve cümleler devrik hale gelmeye başladı ve konuşma anlaşılır olmaktan çıktı. Bunun sebebi Sayın Yazıcıoğlu’nun geleneksel tatlı Rize şivesinin de etkisiydi elbette. Aslında kendisi oldukça nazik, naif, beyefendi ve devlet adamlığı özelliğine sahip biriydi. Bakanlar Kurulu biraz dalgalandı ama, birkaç dakikalık bocalamadan sonra Sayın Yazıcıoğlu tekrar konuşma metnine dönünce durum kontrol altına alındı.
Bunu niye anlatarak başladım. Son 1 yıldır maalesef Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Nureddin Nebati’nin gafları ile ne olduğu belli olmayan ifadelerini çözmeye ve ne demek istediğini anlamaya çalışıyoruz. Bakan anlamadığı konulara girdikçe ve yoldan çıktıkça, toparlamak ta o kadar zor oluyor.

BAKAN NEBATİYİ ANLAMAK MARSLILARI ANLAMAKTAN ZOR GİBİ

“Gözlerimin içine bakın”, “Heterodoks, Ortodoks, Nöroekonomi” ve nihayet en son 22 Ocak 2023’de çıktığı bir TV programında kullandığı ifadeleri çözmek ve anlamak, inanın Marslıları anlamaktan daha zor gibi görünüyor. Sayın Nebati’nin kamuoyuna verdiği bu tür demeçlerin ne zaman sona ereceği belli ama, 14 Mayıs’a kadar geçecek sürede nasıl kontrol altına alınacağı henüz belli değil.
Öncelikle belirteyim, bütün bunlar Sayın Bakanın ekonomi eğitiminin olmamasından ve terminolojiye çok uzak bulunmasından kaynaklanıyor. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetiminden mezun birinden, bırakın ekonomi teorisini ve uygulamasını, ekonomi literatürüne hakim olmasını bile beklemek abestir zaten.
Şahsen DPT kökenli olsam da, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü mezuniyetim ve Hazine ile uzun yıllar yakın çalışmam sebebiyle, Hazine ve Maliye Bakanı’nın bu tür ifadelerinin yorumunda bilirkişi olabileceğimi takdir edersiniz.
Sanırım Hazineci arkadaşlar Sayın Bakan anlamasa bile, okuması için önüne ilgi çekecek bir metin koyuyorlar veya son örnekte olduğu gibi kamuoyunun ilgisini çekecek bir konu bulduklarında, Sayın Bakan da hiç düşünmeden bunu kullanarak dikkatleri üzerine toplayacağını zannediyor. Tabii ki müktesebat yeterli olmayınca da bu tür büyük hatalar ve tepkiler de ortaya çıkıyor.

Sayın Nebati 22 Ocak'ta katıldığı televizyon programında, ifadeleri zor anlaşılsa da, kelimesi kelimesine şöyle diyor:

2017’den itibaren dolar karşısında Türk lirası sürekli değer yitirmiş, yani reel değer açısından bakmak lazım bu işlere.
Türk lirası ile dolar arasındaki karşılaştırmayı yaptığınız zaman, 2013’lerde (!) Türk lirası en değerli noktasına gelmiş. Yani tüfe endeksi üzerinden %110’ların üzerine çıkmış bir güce erişmiş.

Bu ne demektir? Türk lirası ne kadar çok değerli olursa, siz yurt dışından o kadar çok ithalatta bulunursunuz. Türkiye’de üretim yapmanıza ihtiyaç kalmaz.
Çünkü paranız çok değerli, getirdiğiniz şeylerle(!) Siz yatırımı, sanayiyi yavaşlatır, durdurur ve zaman içerisinde işsizlik gibi bir sonucu da ortaya koyacak bir sonuçla (!) Karşı karşıya kalırsınız. (yani TL. değerlenirse, döviz kuru düşük tutulursa, ithalat artar, sanayi yavaşlar, işsizlik olur demek istiyor.)
Türk lirasını çok değersiz hale getirirseniz. (Sunucu: hükümet tezidir) Tam tersi oluşur. (İthalat azalır, ihracat artar, yatırım, sanayi hızlanır, üretim artar, işsizlik azalır demek istiyor herhalde F.A.)
Ama bunun bir optimal noktası olması lazım. 2021’in sonunda Türk lirasının değeri TÜFE bazında %47’lere (!) kadar düşmüş. Yani çok değersiz hale gelmiş. Geçen yıl (2022) bir tarafta enflasyon, diğer tarafta uluslararası şartlar, tüm finansal koşullar karşısında doların kazanımı %44’ler (!) seviyesinde. Dolayısıyla Türk lirasının gerçek değeri %57’lere (!) kadar gelmiş. Bu optimal noktanın (Sunucu: nedir o optimal?) Bu optimal noktayı piyasa kendisi belirler.”

Nureddin Nebati, enflasyonda düşüşün devam edeceğini belirterek “Enflasyonla mücadelede biz geleneksel yöntemleri kullanıyor olsak bunun sonucu sanayi, üretimin durmasıdır. Bunun sonucu işsizliğin patlamasıdır” diyor.
Bu ifadelerde kullanılan 2013’ler, yüzde 47’ler, yüzde 44’ler ve yüzde 57’ler bir kere ifade olarak yanlıştır. Bu şekli hataları bir tarafa bırakıp teknik olarak belirteyim. Sayın Bakan, Merkez Bankası tarafından hazırlanan ve yayınlanan Grafik:1 olarak sunduğumuz 2003=100 TÜFE Bazlı Reel Efektif Döviz Kuru Grafiğinden ve Tablo:1 (2012-2017) ve Tablo:2 (2018-2022) olarak sunduğumuz Reel Döviz Kurlarından bahsetmektedir.

YANLIŞ ANALİZ, YANLIŞ İFADELER

Tablo:1’e bakarsanız dönem sütunun yanındaki TÜFE Bazlı Reel Efektif Döviz Kurunun 2013 yılının sadece1.- 5. aylarında %110’un üzerinde olduğu, Bakanın dediği gibi diğer 7 ayda böyle olmadığı gibi, 2012 yılının 5. ve 7-8-10-11 ve 12. aylarında da bu düzeyde olduğu ortaya çıkmaktadır. Yani Bakan tabloya bakmış ama, 2012 yılını görememiş gibi. Oysa Bakan’ın burada söylemesi gereken; “Reel Efektif Döviz Kuru 2013 yılının 1. ve 4. aylarında en yüksek düzeye çıkmış ve TL çok güçlü hale gelmiştir.” olmalıydı.

Nureddin Nebati'nin şifreleri - Resim : 1
Tablo-1

Burada bir hatırlatma yapalım; 2002’den 2013’e kadar olan dönemde ekonominin bu halinden, genel olarak bakanlık koltuğunu işgal eden Ali Babacan sorumludur. Yani düşük kur, yüksek faiz, dış borç ve ithalata dayalı yanlış politikaları uygulayan ve ekonomide üretken yatırımların yetersiz olmasına, ülkemizin dış borç batağına ve ihracatımız dahil ekonomimizin ithalata bağımlı hale gelmesine, özellikle tarımda ve sanayide dışa bağımlı hale gelmemize ve işsizliğin had safhaya varmasında Babacan ve FETÖ'cü ekibinin rolünü daha önceki yazımda açıklamıştım.

3 DÖNEM MECLİSTE NE YAPTI?

Ancak, Nureddin Nebati de aynı dönemde bir yandan Pensilvanya’da el pençe divan poz verip fotoğraf çektirirken, diğer yandan Mecliste Vekil olarak tam 3 dönem ne yapıyordu acaba? O zamanlar ekonomideki bu sorunları ve çözümlerini bilmiyordu mu (muhtemelen), yoksa biliyordu da söylemiyor muydu?
Buna ilave olarak isterseniz Sayın Tayyip Erdoğan’ın Başbakan olarak 30 Aralık 2009 tarihinde “Ulusa Sesleniş Konuşmasında” söylediklerine bakalım:
“Sevgili vatandaşlarım, esasen sadece şu Türk lirasının, milli paramızın kazandığı değer, güç ve itibar bile Türkiye ekonomisinin son 7 yılda nereden nereye geldiğini tek başına göstermeye yetiyor”

CUMHURBAŞKANINI YALANLIYOR MU?

Bu sözlere Sayın Nebati ne diyecek acaba? İfadelerinin Cumhurbaşkanını tekzip ettiğinin farkında mı? Ancak bilhassa vurgulamak isterim. Şahsen güçlü ve değerli bir milli paradan yana olduğumu, mimarı olduğum TL’den 6 Sıfır atılmasının gerçek hikayesini anlattığım yazımda da belirtmiştim. Yanlış olan 2002-2007 döneminde iç ve dış konjonktürün lehimize olduğu ve istikrar programının olumlu sonuçlarının alındığı dönemde ekonominin yapısal sorunlarının çözülmemesidir.
Nureddin Nebati'nin iddiasının aksine, ekonomik yapıları güçlü olan ABD ve AB Para birimlerinin güçlü ve değerli olmasından zararlı değil, karlı çıkmaktadırlar. Sayın Nebati’nin iddia ettiği ettiğinin aksine, bu gibi bu ülkeler de ne sanayi zayıflıyor, ne üretim geriliyor, ne enflasyon 3 haneli rakamlara tırmanıyor ve ne de işsizlik patlıyor.
Ekonomide paranın değeri ülke ve dünya şartları dikkate alınarak gerektiğinde yeteri kadar düşürülür veya gerektiğinde uygun oranda arttırılır. Tabii ki normal olanı kurların piyasa şartları çerçevesinde oluşmasıdır.
Benzer bir biçimde konjonktürün gerektirdiği şekilde bazı dönemler bütçe açığı veya cari açık verilir, bazı dönemlerde ise fazla verilir. Önemli olan şartların gerektirdiği esnekliğe sahip ve sağlam bir ekonomik yapıya sahip olmaktır.

OKULLAR ARA TATİLDE, NUREDDİN NEBATİ’NİN 1 YILLIK KARNESİ NE ALEMDE

Şimdi bakalım. Sayın Nebati Bakan olduğu dönemde ithalat ve ihracatta nasıl bir gelişme olmuş; İhracatımız 2021 yılında 225,2 milyar dolardan 2022 yılında %13,2 artışla 255,0 milyar dolara, ithalatımız ise aynı dönemde %32,7 artışla 271,4 milyar dolardan 360,0 milyar dolara yükselmiştir. Yine cari açık 2021 yılındaki 13,6 milyar dolarlık seviyesinden, 2022 yılında 3,5 kat artarak 47,3 milyar dolara çıkmıştır. Yani yatırım-üretim-ihracat-istihdam politikasının uygulandığının iddia edildiği ilk yılda…
Enflasyonda ise TÜFE yıl sonu 2021 yılındaki %36,1’lik seviyesinden %64,3 seviyesine, yıllık ortalama ise %19,6 düzeyinden %72,3 düzeyine çıkmıştır.

Nureddin Nebati'nin şifreleri - Resim : 2

Bu sonuçlar, Bakan Nureddin Nebati’nin söyledikleri ile yaptıklarının birbirine ters olduklarını ve oldukça başarısız olduğunu ortaya koymaktadır. Nitekim, Sayın Nebati 20 Aralık 2021 gece operasyonunda 18,36 Liraya çıkan Dolar Kurunun, ertesi gün 12,19 Lira düzeyine, 20,07 Liraya çıkan Euro Kurunun ise 13,73 Liraya gerilemesi konusunda da verdiği demeçleriyle kendisiyle çelişen bir konuma düşmektedir. Yani bir karar vermelidir, Güçlü bir Milli Paradan mı yanadır, yoksa Paramızın değerinin reel olarak düşürülerek yerlerde sürünmesinden mi?

Hazine ve Maliye Bakanı’nın dünkü açıklamalarına cevap vermeye devam edelim; TÜFE bazlı reel efektif Döviz Kuru rakamı 2021 sonu için %47,74 olmakta, ancak Bakanın 2022 yılına ilişkin telaffuz ettiği %44’lük rakamın yanlışlıkla bir yandaki sütunda yer alan “Gelişmekte Olan Ülkeler Bazlı Reel Efektif Döviz Kuru” oduğu ortya çıkmaktadır. Hani bazı öğrenciler kopya çekerken yanlış yerden çekerler ve cevap yanlış olur ya, tam da öyle olmuş gibi görünüyor.
Son olarak 2022 yılı sonu itibariyle, yine sehven verdiği %57’lik oranın Merkez Bankası verilerinden kontrol ettiğimizde %54,66 olduğunu görüyoruz. (Ltf. Bknz. Tablo:2)

Nureddin Nebati'nin şifreleri - Resim : 3

Son olarak Sayın Hazine ve Maliye Bakanı ilk defa bilerek veya bilmeyerek doğru bir şey söyleyerek; “Optimal Noktanın piyasanın kendisinin belirleyeceğini” ifade ederek, aslında söylediği her şeyi kendi kendisine tekzip etmiş oluyor.

Zaten temel yanlış da budur. 2003 yılından bu yana döviz kurları piyasa kurallarına aykırı bir şekilde zorla baskı altında tutulmamış olsaydı ve tedricen artmış olsaydı, ne ekonomi bu kadar ithalata bağımlı olurdu, ne sanayi ve üretimimiz olumsuz etkilenirdi, ne de işsizlik ve enflasyon bu kadar yüksek düzeyde olurdu.
Sonuç olarak diyebilirim ki; ekonomi eğitimine hiçbir düzeyde sahip olmayan Sayın Maliye Bakanı, bütün bu gafları ve yanlışları maalesef yetersizliğine ve kafasının karışıklığına bakmadan, gündemde olmak uğruna yapıyor diye düşünüyorum.

NUREDDİN NEBATİ OKULA MI, YOKSA KENDİ İŞLERİNE Mİ GERİ DÖNSÜN?

Sayın Nebati 3 yıllık Bakan Yardımcılığında, 3 yıl Uzman Yardımcılığı yapan bir ekonomi mezunu Hazine’cinin edineceği bilgi ve tecrübenin yüzde 10’unu bile doğal olarak elde edememiş. Bu arada özellikle vurgulayayım ki ekonomimizi bu hale getiren Ali Babacan’ın da kapasite konusunda Sayın Nureddin Nebati’den bir farkı olmayıp, kamuoyunun zannettiğinin aksine herhangi bir ekonomi eğitimi de yoktur.
Sayın Nebati’nin üniversiteden sınıf arkadaşı Aslan Yaman, tesadüfen benim de liseden arkadaşımdır ve geçtiğimiz aylarda verdiği bir demeçte Sayın Nebati’ye okula geri dönmesini ve ekonomi eğitimi almasını tavsiye etmişti.
Her ne kadar öğrenmenin yaşı olmadığı söylense de, ben farklı bir şey tavsiye edeceğim. Çarşamba günü grup toplantısında Sayın Cumhurbaşkanı Ali Babacan’a çok haklı ve yerinde olarak “Bu işlerden (ekonomiden) anlamazsın, sen git de çocuk bezi sat” demişti.

Ben de Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Nureddin Nebati’ye şunu tavsiye ediyorum: Siz de bu işlerden anlamazsınız, siz gidin de tekstil ve petrol istasyonu işlerinizle uğraşın. İlave olarak, ekonomiyle bağlantılı güzel bir halk deyimini 14 Mayıs’a kadar aklından çıkarmamasını tavsiye diyorum.

Söz gümüşse sükut altındır…

Fikret Artan
Odatv.com

Nureddin Nebati