Milli Eğitim'in harcadığı paralarla neler yapılırdı... Bakanlığın J ve H bloklarında kimler var

Eğitim Uzmanı Ali Taştan yazdı

Milli Eğitim'in harcadığı paralarla neler yapılırdı... Bakanlığın J ve H bloklarında kimler var

19 yıllık süreçte AKP iktidarı döneminde 8 Milli Eğitim Bakanı değişti. Bakanların ortalama ömrü 28 ay oldu. Eğitim sistemimizle ilgili var olan sorunlara yenileri eklendi. Sistem değişikliklerinin yanında en çok tartışılan konuların başında eğitime ayrılan bütçe birinci sırada yer aldı.

Eğitim harcamaları geleceğimizin inşasında çok önemli bir yer tutsa da eğitimin yatırımlarına ayrılan kaynak istenilen düzeye ulaşmadı. Eğitim bireyler arasındaki ekonomik ve sınıfsal eşitsizliğin en aza indirilmesini sağlar. Ancak eşitliğin sağlanması için eğitime yeteri kadar kaynak aktarılması gerekir. 2002 yılından günümüze eğitim yatırımlarına ayrılan kaynak yarı yarıya azaldı. Öte yandan ayrılan kaynak verimli kullanılamadı.

Grafik. MEB Yatırım Bütçesi

Milli Eğitim'in harcadığı paralarla neler yapılırdı... Bakanlığın J ve H bloklarında kimler var - Resim : 1

CİNAYETTE NELER YAŞANDI

19 yıllık süreçte MEB’in harcamaları hep tartışma konusu oldu. Sayıştay raporları, faaliyet raporları bu aksaklık ve usulsüzlükleri gün yüzüne çıkardı. Ancak bazı görevden almalar dışında ne idari ne adli soruşturma süreci kamuoyuna yansımadı. Önceki bakanlardan birinin danışmanı olduğunu ifade eden şahıs, bir kadın öğretmeni öldürdü. 3-4 yıl hapisten sonra ansızın serbest bırakıldı. Bu kadın öğretmen ve cinayete karışan kişi ile ilgili tüm gerçekleri herkes bilse de kimse sesini çıkaramadı. Hesaplarında ne kadar para olduğu dilden dile konuşulsa da kimse yüksek sesle söyleyemedi. MEB’in bütçesini ilgilendiren işlere usulsüz olarak müdahil oldukları için bu sonuçlar ortaya çıktı. Başka bir deyiş ile yolsuzluk, usulsüzlük yapanın yanına kar kaldı.

USULSÜZLÜK İÇİN HARCANAN PARALAR OKULLARIMIZIN TEMİZLİĞİNE AKTARILAMADI

Her bakan yeni bir strateji ile yola çıksa da okullarımızın temel sorunları bir türlü çözülemedi. Öncelikli sorunu temizlik, güvenlik olan okullarımız kaderine terk edildi. Okul bütçeleri oluşturulamadığı için velilerden para toplanmaya devam edildi. Usulsüzlük için harcanan paralar okullarımızın temizliğine aktarılamadı. Salgın döneminde bile okullarımızın hijyen sorunu çözülemedi. 2 milyar lira bütçe ayarlayıp uzaktan eğitim için gerekli olan tablet-bilgisayar, internet ihtiyacı karşılanamadı.

NELER YAPILDI NELER YAPILABİLİRDİ

Fatih Projesine 8,5 milyar TL kaynak aktarıldı. Öğretmenlerin 3600 ek gösterge sorunu çözülemedi.

Özel okullara son 5 yılda 6,78 milyar destek verildi. 80 bin öğretmen ataması yapılarak bir yıllık maaşları verilemedi.

Çocuklarımızın tablet-bilgisayara ihtiyacı olduğu dönemde tasarım beceri atölyelerine milyonlar aktarıldı. Çocuklarımıza 2 milyon tablet alınamadı.

Plansız programsız ahbap çavuş ilişkisi ile kurumların bütçeleri ayarlandı. Adaletli bir dağılımla okullarımızın temizlik-güvenlik sorunu çözülemedi.

MEB’in hesaplarında bulunması gereken paraları şahsi vadeli hesabında değerlendiren yöneticiler cezasız kaldı. Adli soruşturma bile açılAmadı.

Olmayan öğrencileri taşımak için avuç dolusu paralar ödendi. MEB’in paraları taşıma yolsuzluğuna karışanların cebinde kaldı.

MEB’İN HAVUZ PROBLEMİ… J BLOK, H BLOK

Yine herkesin bildiği ama hiç kimsenin dillendiremediği bir havuz meselesi var MEB’in. Yıllardır bu havuz problemi çözülemedi. Görevden alınan personelin tamamı MEB’in Beşevler’deki havuzuna gönderiliyor. Erkan Mumcu’dan bugüne havuzun personel sayısı 400-500’ün altına inmiyor. Havuz ikiye ayrılıyor, J ve H blok havuzları…

Unvanınız Şef, Öğretmen, Şube Müdürü ise J Blok, Daire Başkanı, İl Müdürü, Genel Müdür ise H Blok’ta yeriniz ayırtılmış oluyor. Haftada bir kez uğrayıp imzanızı atıyor ve havuzda emekliliği bekliyorsunuz. Bu uygulama bile MEB’in kaynaklarının nasıl verimsiz kullanıldığını ortaya koyuyor.

MEB’in kaynaklarının verimli kullanılmadığını ortaya koyan başka bir uygulama da okullar arasındaki ayrıcalık. İhtiyaçtan fazla imam hatip okulu açıldı. 20-30 öğrencisi olan okullar yaratıldı. Bu uygulama nedeniyle okul binaları tam kapasite kullanılamadı.

DÖRT İŞLEMİ ÖĞRETEMEDİĞİMİZ ÇOCUKLARIMIZ YÜKSEKÖĞRETİME GİRDİ

Öte yandan yükseköğretimde de bütçe meselesi bir türlü çözülemedi. Yükseköğretime ayrılan kaynak 2002 yılından buyana %22,34 oranında azaldı. Her şehre birkaç üniversite projesi başarılı olamadı. Niteliksiz bir yükseköğretim sistemi ortaya çıktı. Dört işlemi öğretemediğimiz çocuklarımız dört yıllık fakültelere girdi. Üniversiteye giren beş çocuktan 4’üne yurt imkanı sağlanamadı.

Eğitime verilen önemin üç göstergesi vardır. Bunlar; öğrenci başına düşen eğitim harcamasının artması, eğitim bütçesinin artması ve eğitim harcamalarının ulusal gelire oranıdır. OECD ülkeleri ile karşılaştırdığımızda neredeyse üç öğede de son sıralarda olduğumuz görülüyor. Bizler çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya bırakmak istiyorsak eğitimi öncelemememiz gerekiyor. Eğitim ekmek gibi su gibi birinci öncelikli sorun alanımız olmadığı sürece, çağdaş medeniyetlerin seviyesine ulaşma şansımız olmayacaktır.

Eğitim alanı ve eğitim bütçesi kontrol altına alınmalıdır. Eğitime ek kaynak aktarılmalı ve bu kaynağın verimli kullanılmasını sağlayacak bürokratların iş başına getirilmesi gerekir. Aksi halde torpille MEB’e yönetici atamak sorunu çözmeyecektir. MEB’in en başat ilkesi liyakat ve ahlak olmalıdır. Ne diyordu Çinli filozof Konfüçyüs; “Ahlâk ve üçkağıtçılık, terazinin iki ayrı kefesinde yer alır; biri çıkarsa biri iner.”

Ali Taştan

Odatv.com

eğitim bütçe AKP havuz bakanlık Blok