Kuran'daki Türkçe sözcüklerden haberiniz var mı… Kolonyalistlerde panik atağa yol açıyor

Kaan Arslanoğlu yazdı...

Kuran'daki Türkçe sözcüklerden haberiniz var mı… Kolonyalistlerde panik atağa yol açıyor

Son çalışmamda Hint-Avrupa dillerinde İbranice ve Arapça kökleri gösterdim. Hayli yoğunlar. Bunu yabancı bilim sitesinde İngilizce olarak yayımladım. İşin ilginç yanı, bu İbranice ve Arapça köklerin birçoğu Türkçe köklerle uyumlu. Batı dillerinde ez az yüzde 20 oranında Türkik kökler bulunduğunu önceki çalışmalarımızla gösterdik. Tahminen Arapça ve İbranice kökler bu oranda değiller, ama yadsınamaz orandalar. Çıkan sonuçlar şaşırtıcı bulunmamalı. Çünkü böyle bir sonuç çıkmasa şaşırtıcı olurdu. Çünkü bahsettiğimiz diller çok eski ortak kök dillerin uzantısıdır. Hint-Avrupa denilen sözde aile uydurulmadan önce bu diller vardı. Bu diller o coğrafyalarda çok daha eskiden beri vardı. Dolayısıyla ortak kökleri temsil eden bu dillerin Hint-Avrupa denilen dilleri oluşturması normaldir.

Hint-Avrupa kolonyalist ırkçı teorisini izleyenlerin çoğu için Türk, Yahudi, Arap dillerinden bahsetmek panik atağa yol açıyor. Şu ana dek onlarla ciddi bir tartışmaya giremedik. Birçoğu görmezden gelmeye çalışıyor. Onları temsil edenler ise sadece küfür ediyor, aşağılamaya çalışıyor. Kullandıkları sözcükler çok sınırlı. Aşağılamaları bile kopyala yapıştır ve yaratıcılıktan uzak. Zaten bu Hint-Avrupa teorisi bunun için var. İlgi büyük, ama çoğu bu yayınlarımızı telaş ve korku içinde izliyor. Fakat onlar korkacak diye apaçık gerçekleri, önümüze adeta fırlayan sonuçları görmezden gelecek değiliz.

Bu vesileyle şunu bir kez daha gördüm: Kolaycı bir yaklaşımla Arapça köklü Türkçe sözcük olarak bilinen sözcüklerin, böyle gösterilen sözcüklerin de önemli bir bölümü Türkçe kökler taşıyor. Yani bu sözcüklerin bazıları öncel olarak Türkçe olabilir. Bazılarında hangisi öncel saptamak mümkün değil. Bazıları gerçekten öncel olarak Arapça köklü gibi duruyor.

Kutsal kitapların adları Türkçe köklerle uyum gösteriyor. Kuran, Torah (Tevrat)>töre, Bible… Örneğin Kuran ile ilgili madde şöyle: Kuran adının başlıca üç açıklaması var. Biri tamamen kendine özgü has isim olması. Bu yönden Türkçe “Kuran – Kurucu” ile tam uyumlu. Öteki iddia “kıraat, ikra> oku” dan gelmesi. Bu da Türkçeyle uyumlu. 3. iddia “karn”dan gelmesi. Toplama, birleştirme… “Karma”. O da uyumlu. Tüm bunlar Latince ve İngilizce Crea, creation: kurma, yaratma ile uyumlu…

Batı dillerine geçmiş ve aynı zamanda Türkçe köklü Arapça sözcüklere 100’den fazla örnek verdim. Sadece birkaç günlük çalışma sonucu. Bunlardan bazıları: Acker> akar > karık; aim> emel >umaç; air> hava >aviation; ban > men > ban; beg> bahis > bağış; body > beden >bod; bright> berrak > parlak; call> kelam > küle; cut> kat > kes, kat; fertile> bereket > verim; four>arbaea> dört >tetra; God>Hüda> Kutay; lack> noksan > eksik; migrate> hicret > göç; sense > zan > san; sound> seda > ün… Ayrıntılar ve tüm liste için asıl makaleyi okumanız gerek.

BAŞLICA ÜÇ NEDEN

İbranice için bir sözlük kullandım. Context.reverso.net. O da iki günümü aldı sadece. Ve burada da şunu gördüm: İbranice içinde Türkçe kökler tahmin ettiğimden fazla. Konu batı dilleri, Hint-Avrupa olduğu için her İbranice-Türkçe uyumunu listeye eklemedim. Birkaç örnekle yetindim.

Listelerdeki benzerliklerin bazıları rastlantı olabilir. Fakat büyük çoğunluğunun dil ortaklığından kaynaklandığını düşünüyorum. Neden? Başlıca üç nedenden ötürü.

Bir- Bu sözcüklerin hemen hepsi çok eski sözcükler, kavramlardır. Eski sözcüklerde ortaklık olasılığı kuramsal gerçeğe de bağlı olarak çok daha yüksektir.

İki- Bunların çoğu belli bir olgu örgüsü, kavram ağı içinde bulunmakta. Belli gerçeklikleri temsil eden; işle, yaşamla ilgili ve kendi içinde bağlantılı kavramlardır. Bazıları temel gramere doğrudan bağlıdır. Böyle sözcüklerde hata yapma olasılığı düşüktür.

3- Birçoğu üçlü, dörtlü, beşli ve çoklu ortaklık gösterirler. Bu çoklu ortaklıklarda hata yapma olasılığı çok çok düşüktür.

Dünyada pek çok dilbilgini Proto-Türkçe sözcüklerin başka dillere geçişindeki ses değişim kurallarını bilmemekte. Buna rağmen katı yorumlar yapmakta inatçıdırlar. Aynı aileden kabul edilen diller arasında pek çok ses değişimi görülmekte. Buna ilişkin bazı kurallar saptanmış, bazıları da uydurulmuştur. Ama kelime dönüşümlerindeki büyük oranda sapmaları hepsi normal bulmaktalar. Eğer değişim aynı aile içindeyse. Söz konusu olan aile dışı bir dilden ses değişimi ise hemen reddedici itirazlar yükselmekte. “Bu harf nereye gitti?” “Şu harf nereden çıktı?” Benzerlik tam ise bu kez söyledikleri belli: “Rastlantı!” Rastlantıların sayısı çok fazla ise son çareleri: “Kelime benzerlikleri bir şeyi ispat etmez.”

Oysa bir şeyi ispat etmeleri gereken kişiler kendileridir. Tarihsel ve antropolojik olarak dillerin bir veya birkaç ortak kökten geldiği zaten ispatlıdır. Türkçe, Proto-Türkçe gibi diller çok eski diller olarak zaten bu kökleri oluşturur veya bu köklerin bileşenidir. O yüzden biz sözcükler arasında benzerlikleri gösterdiğimizde sorulacak soru şu değildir: “Ne kadar zorlayarak bu benzerliği buldun?” Sorulacak soru şu olmalıdır: “Zaten olması gereken benzerlik bu kadar belliyken bu güne dek nasıl göremedik?” Nasıl göremiyorlar? İdeolojik ve ırkçı saplantılardan ötürü. Yine de görebilenlerin sayısı giderek artıyor.

Kaan Arslanoğlu

Odatv.com

kaan arslanoğlu türkçe