İstanbul’daki çatışmanın kodları... Emniyetçi gözüyle

Feramuz Erdin yazdı...

İstanbul’daki çatışmanın kodları... Emniyetçi gözüyle

Bugün Beyazıt’ta yaşanan ve bir polis memurunun da yaralandığı silahlı çatışmada her şey vardı, bir tek devletin otoritesi yoktu! Videoyu izlerken adeta kendi kendimi yedim. Mermi sağanağı altında yaralı arkadaşını kurtarmaya çalışan polisin silahını alarak rastgele ateş eden esnaf kılıklı maganda bu cesareti nereden aldı? Buradaki asıl soru budur.

Bir olayı masa başında incelemek en kolayıdır. Türkiye’de genelde uygulanan şudur: Açarsınız mevzuatı, izlediğiniz videodaki hataları bulur ve raporunuzu ortaya koyarsınız. Zaten savcılık ve müfettişler bu süreci çoktan başlattı.

Ama şunu da unutmamak gerekir. Silahlı çatışma kolluk personelinin meslek hayatında öyle çok sık yaşanılan bir şey değildir. Eğer on binlerce mermi yakmış, yüzlerce çatışmaya girmiş bir özel harekâtçı değilseniz; sakinliğinizi korumak ve doğru zamanda doğru kararlar vermek her zaman mümkün olmayabilir. Silah kullanma eğitimleri sonucunda elde edilen tecrübe ve profesyonellik tabii ki önemlidir ama silahlı çatışma yaşamak alınan eğitimlerden çok farklı bir şeydir.

Biz biraz daha batı tarzı gidelim ve olaydaki hem olumlu hem de hatalı yönleri objektif şekilde ortaya koymaya çalışalım.

OLAYA MÜDAHALE ZAMANI

Bu olayda, polislerin çatışmanın ortasına düşmesi ve hatta bir tanesinin yaralanmış olması, aslında olaya müdahale süresinin çok kısa olduğunun bir göstergesidir. Hatta polislerin yakın bir bölgede bulunduklarını ve daha 112’ye ihbar bile gitmeden silah sesleri üzerine olay yerine ulaştıklarını düşünüyorum.

Görüldüğü kadarıyla, olaya müdahale zamanında yapılmıştır.

PERSONEL SAYISI

Ben olay yerinde 4 polis gördüm. Böyle bir olaya müdahale etmek için aslında yeterli değil ama yine de makul bir sayı olarak değerlendirilebilir. Yine de risk aldılar. Daha az sayıda olsalar, mevzuata göre müdahale etmek için kesinlikle beklemeleri gerekirdi.

Batıda aynı olay olsa, prosedür gereği, olaya müdahale etmek için kuvvet sayısının yeterli sayıya tamamlanması beklenirdi. İşte burada Türk polisinden sürekli beklenen “fedakarlık” motivasyonunun devreye girdiği anlaşılıyor. Polisler, görev bilinci ile mevcut kuvveti yeterli görerek olaya müdahale etmekten sakınmıyor ve aslında yaşanan olumsuzluklar biraz da bu yüzden meydana geliyor.

Bu arada, polislerin yeterli kuvvet gelene kadar olaya müdahale etmemesi durumunda hem oradaki vatandaştan hem de idareden karşılaşacakları muameleyi tahmin edebilirsiniz? Dediğim gibi, sıcak olayda prosedür her zaman işletilemiyor!

TEÇHİZAT DURUMU

Bir defa polislerde telsiz yoktu! Polis memuru, amirleri ile cep telefonu üzerinden iletişim sağlamaya çalışıyordu. Oysaki telsiz sahadaki kolluk personelinin olmazsa olmazıdır. Anlık iletişimin vaz geçilmez unsurudur.

Bu olayda, personelin silah, mühimmat ve kelepçe sayılarının ise yeterli olduğu anlaşılıyor. Gerekli anda kullanmak üzere copları mevcut muydu, göremedim açıkçası?

Aslına bakarsanız iş sağlığı ve güvenliğinin ruhu gereğince silahlı görev yapan personelin, koruyucu ekipman olarak çelik yelek ve kask da bulundurması gerekir. Silah taşıyacak kadar riskli mesleklerde bunlar standart donanımdır. Ancak sahada yaya devriye olarak dolaşan personelin hele ki yaz aylarında 12 saat boyunca çok ağır olan çelik yelek ve kask ile dolaşması mümkün değil. Ama araçla görev yapan personelin bir olayda kullanmak üzere bunları mutlaka yanında bulundurması gerekiyor. Sabit koruma görevi yapan personel ise bu teçhizatı görevi süresince mutlaka giymelidir.

Türkiye’de kamu görevi için İSG uygulamaları henüz hayata geçirilmediği için yukarıda yazdıklarım bazılarına tuhaf gelebilir ama oyunun gerçek kuralı budur!

SİLAH KULLANMA YETKİSİ

İncelediğimiz olayda polisin silah kullanmasında bir sakınca yoktur. Hatta bir sivilin silahla yaralanması ve saldırganların ateşe devam ediyor olması, silah kullanmayı polis açısından bir zorunluluk ve görev haline getirmiştir.

SİLAH KULLANMA EĞİTİMİ

Polise eskisinden çok daha iyi silah kullanma eğitimi verildiğini biliyoruz. Zaten burada da bunu gördük. Polisler hedef gözeterek ve kontrollü şekilde ateş ediyordu. Eskiden polis silah kullandığında çevreden alakasız kişilerin yaralandığı olaylar da oluyordu. Bu olayda böyle bir şey yaşanmaması, silah kullanma eğitimlerinin iyi derecede olduğunu düşünmemize neden oldu.

OLAY YERİ HÂKİMİYETİ VE OTORİTE KURMA

Kanun hâkimiyetinin başarısı sokakta belli olur. Olaya müdahale eden polislerin kendilerinden beklenen profesyonelliği kitaba uygun olarak ortaya koyamadıkları maalesef ki bu olayın bir gerçeğidir.

Polisler yukarıda da belirttiğimiz kuvvet sayısına güvenerek olaya müdahale etmiş ancak beklenmedik bir şekilde saldırıya uğrayan mağdur tarafın agresif hareket ve hatta maalesef hakaretlerine de maruz kalmıştır!

Polisler yaralı arkadaşlarını ateş hattından kurtarma telaşına düşmüş haldeyken çevredekilerden birisinin polisin silahını kaparak, saldırgan gruba doğru rastgele ateş etmesi ise başlı başına bir olaydır! Bu şahıs kafasındaki cezasızlık algısı olmasaydı ya da polis orada otoritesini kurmuş olsaydı yine de buna cesaret edebilir miydi?

Tabii burada sadece olay yerindeki polisleri eleştirmek doğru değil. Bu yaşanan küstahlık, açıkçası polisin kamuoyundaki imajının ve hükümet tarafından uzunca bir süredir uygulanan “taşların bağlanarak köpeklerin serbest bırakılması” politikasının bir sonucudur.

Feramuz Erdin

Odatv.com

Feramuz Erdin 1992 -2007 yılları arasında Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde çeşitli birimlerde görev yaptı.

2007-2020 yılları arasında çok uluslu kurumsal şirketlerde profesyonel güvenlik yöneticiliği görevlerinde bulundu.

Halen kurumsal ve kişisel güvenlik, acil durum ve kriz yönetimi danışmanlığı yapmaktadır.

polis feramuz erdin çatışma beyazıt